Hakikati Arıyorum Şiiri - Şirkan Hatay

Şirkan Hatay
51

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Hakikati Arıyorum

Hakikati arıyorum, eşyanın hakikatini
Yok mu bir bilge gelsin ikna etsin beni?

Herkes yollara düşmüş soruyor onu.
Bu ezeli arayışın olmaz mı sonu?

Bir ben değilimki kendini eksik hisseden!
Hangi filozof izah edebilirki niçin, neden?

Hakikat bu! Kolay mı onu bulmak?
Hayatın boyunca kendinle savaşmak..

Bazen onu yakaladığımı sanırım.
Bir bakmışım rüyadan uyanırım.

Hakikat bu! Hiç yorulmaz, uyumaz.
Babanın bile faydası dokunmaz.

Denilirki hakikati bulursun tarikatta.
Bak göz kırpıyor sana tasavvufta.

İbni Arabi: “Ben hakikatim” demiş abir ara.
Sakın onun gibi demeyesin olursun maskara.

İbni Haldun’a sorayım dedim kendi kendime.
Koydu önüme uzun mu uzun bir mukaddime.

Sıkıldım ondan,gidip takıldım Ömer Hayyam’a.
Onunla kaptırdım kendimi serhoş eyyama.

Serhoş halimle gidip selam verdim Farabiye.
Dediki: “Sana ya ilaç lazım ya da iyi bir terbiye.

Ne İbni Sinan’ın ilaçları bana faydası dokundu.
İbni Rüşd’ün felsefesi dahi sorularımdan yoruldu.

Biraz da eğleneyim dedim, uğradım bir kumarbaza.
Dediki: “Bak delikanlı! Hayat eşittir: “Suç ve ceza…”

Tolstoy dayı! Bunalımdayım, tavsiyen neyse uyarım.
“Bak yoldaş! Bir kitabım var onu oku: “İtiraflarım.”

Bu kadar ucuz mu Gorki kardeş? Sana soruyorum.
“Herkimsen bana bulaşma! “Ekmeğimi Kazanıyorum”

Gogol dede! Hele göster bakalım paltonda neler var?
“Ah cahil seyyah! Muhatap oldukların hepsi: “Ölü canlar”

İyisi mi ben haikati Batı’da arayayım.
Varıp Avrupalı bilgelere bir sorayım.

Gittim buldum hemen Adam Smith’i.
Ne göreyim! Billah sağıyor bir biti.

Gelmişken hele bir uğrayayım dedim Darwin’e.
O da takmış kafayı bir maymunun kemiğine.

İmdat Victor amca! Kurtar beni boğuluyorum.
“Aman yeğenim, ben “Sefiller”e oynuyorum.

Gönderdi beni haşmetli komutan Hitler’e.
“Hakikat ortaya çıkar vurdukça Yahudilere.

“Geldiğin yerde rastlamadın mı meslektaşım Stalin’e? ”
Efendim rahmet okutuyormuş selefi La’in Lenin’e.

“Bakma sen, aslında oraların tamamı bizim”
“Hepsi Karl Marx’ın talebeleri, şu komunizm”

Ondan kaçarken tutulmayayım mı Napolyon’a!
Havası ne kadar da benziyormuş delik balona.

Stendal dayı! Alayının yaptığı billah günah.
“Evladım! her şey gözümde benim: “Kırmızı Siyah”

Kant amca! Bari sen söyle, hakikat nedir?
“Hakikat mi? çok basit. Hakikat gerçektir! ”

Nietche bey sen bu işe ne diyorsun?
“Hakikat te yok, Tanrı da yok biliyorsun”

Gençlerinde fayda yok, gittim atalarını buldum.
Yahu! Cevabımı verin de gideyim çok yoruldum.

Sokrat ata! hiç kimse bilmiyor, bu nasıl Bilgelik?
“Torun! haddini bil! karşımda yapma “Diyalektik!

Bilge Eflatun! Sorabilir miyim Hakikat nedir sence?
“Bak Evlat! Çok düşündüm. Hakikat “İdea”lardır bence.

Aristo dede! Hakikat yoksa sakalında mıdır?
Demez mi: “İnsan düşünen bir hayvandır! ”

Gerisin geriye geldim Dekart hayaletine sığındım.
Orda mısın? Dediki: “Düşünüyorum o halde varım! ”

Bulacağımı sanmıştım Hakikati elin Avrupalısında.
Meğer hepsi onu arıyormuş Moorein’in “Ütopya’sında.

Sersefil döndüm memleketime, evime.
Herkes gelip sarıldı mübarek elime.

Avrupada okumuşum çok entellektüelmişim.
Ne kadar ilim varsa hepsini hatmetmişim…!

Avrupa ilmini hatmetmiş te Cemil MERİÇ!
Gözlerini yitirmemiş mi boş uğruna hiç?

Anladımki hiç mi hiç bulunmaz Hakikat.
İmdadıma yetişti birden Kitab-ı Kainat.

Dediki: “Bak sana neler anlatacağım”
“Ağaçlar kalemlerim, defterimse toprağım”

Başını kaldır, gözlerini hele bir ufukta gezdir.
Gözlerin bir kusur göremeden sana geri gelir.

Yıldızları gökyüzüne bir kandil gibi serpiştiren kim?
Elbette gücü her şeye yeten bir kadir-i hakim.

Yeryüzünü geniş bir döşek, gökyüzünüyse bir çatı,
Güneşi bir lamba, yıdızlarıysa sana kim rehber yaptı?

Nebatatı aşılamak için kim saldı o rüzgarları?
Yeryüzünü diriltmek için kim gönderiyor o yağmurları?

O rahmetle yeşeren binbir çeşit sebzeler, meyveler.
Daha niceler, saymakla bitirilemez o nimetler.

Rab mı sandın yoksa güneşi, yıldızları, ayı?
İlah mı belliyorsun o şuursuz doğayı?

O da senin gibi yaratılmış bir mahluk.
Ondan değil, senden isteniyor kulluk.

Bir mülk sahipsiz, bir iktidar maliksiz olur mu ben insan?
Sen onu görmesen de, o seni gözetip koruyor her an.

İcraatlarından sezip, onu tanır her sahib-i vicdan.
Kalbi itminana erer, aklında kalmaz bir hafakan.

Bir resim ressamına, bir sanat sanatkarına işaret etmez mi?
Şu gördüğün koskocaman kainat Yaratıcısını göstermez mi?

Ayrıca şu insanlık alemine bir baksan.
Kimi tam yaratılmış kimiyse noksan.

Kimi zengin, kimi fakir, kimiyse aç ve sersefil.
Diyeceksin ki olmalı değil mi bir Sultan-ı Adil?

Kimi gaddar, kimi zalim, kimiyse mazlum.
Hiç mi hesap sorulmaz, nedir bu durum?

Zalim zulmüyle, mazlum ahıyla ölüyorsa buna ne demeli?
Büyük hesaplar, büyük mahkemelerde bence görülmeli.

Onun için bütün varlık öldükten sonra tekrar diriltilecek.
Herkes yaptıklarının hesabını yaratıcıya tek tek verecek.

Bu çürümüş kemikleri kim diriltebilir diye mi sordun?
Önce bir kendine bak, hele sen neyden oldun.

Seni bir damla suyla yoktan var edip inşa eden kudret,
Parmak uçlarına kadar seni tekrar diriltmeye kadirdir elbet.

Her baharda ölü doğanın tekrar canlanıp dirilmesi.
Emin ol haşru neşrin yanıltmaz bir numunesi.

İsrafil’in sesi duyuldu mu herkes yerinden fırlayacak.
Dağılmış bir ordu gibi hemen mahşerde toplanacak.

Bütün bunlara rağmen hala ne düşünüyorsun?
Kalbin ve aklın İkna olmadı mı yoksa, ne diyorsun?

İbrahim vari derimki:

Döndüm yüzümü, yeryüzünü gökyüzünü yaratana,
Acıktığımda yiyecek, susadığımda su gönderir bana.

Hastalandığımda şifa veren ancak odur.
İmanım da, yaşamım da, ölümüm de onundur.

Her şeyin sahibidir, eşi çocuğu, ortağı yoktur.
İman ettimki kulluk Hakk’a ulaşmada tek yoldur.

Şirkan Hatay
Kayıt Tarihi : 3.9.2011 10:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Şirkan Hatay