Hacerim, bebeğim benim!
Seni düşlemek, ilkin garaz veren bir bulantı iken yüreğime haz veren bir bunaltıya döndü...
İnsanı tahrik eden, nefsini kaşıyan; bomboş bir ifadeyi fütursuzca taşıyan bir salaklığın var.
Seni sikerek cezalandırmayı, gösterişli bir örtüyle gizlediğin saçlarından tutup ansızın çekmeyi, canının yandığını gösteren yüz ifadene zamanı dondurup sonsuzca ve donsuzca bakmayı o kadar çok isterdim ki...
Hacerim! Sen asla doymayacak bir mide, asla dolmayacak bir çift didesin.
Hacerim sen; zindesin, dündesin, gündesin, dildesin; bense dildoyum.
Hacerim gel beri, gel beri ki o alıkça ifadeye sahip suratına şamarı koyayım. Öyle bir koyayım ki Hacer'im yer gök inlesin...
Beni şiddete meyyal, amcığı da seyyal kıldın. Bu cevval delikanlıyı sevindirmek ister isen amcuğundan oluk oluk akan o kutsal suyu emniyetli bir saklama kabının içine doldur ve bana postala. Her gece yatmadan içeyim, içeyim de olsun bana şifa...
Hacer'im gel evime
Hacer'im gel yurduma
Bana gel Hacer'im...
Seni bekler gönlüm, önlüm, tek yönlüm...
Sen ki benim kısacık bir ömrüm, üçüm ile dördümsün.
İfadeden yoksun gözlerine baka baka doyayım, gözlerine bakanın gözlerini oyayım. Cırtlak ve kokoş elbiseni, ıslak külodunu soyayım; Hacer'im ben senin ta amına koyayım...
Kaygulu AbdalKayıt Tarihi : 27.6.2025 02:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!