Bazen bir kıvılcımdır düşünce
Yangını kendi içinde.
Bir silah belki de
Rüzgara kapılıp da
Alevlenince
Sıkışmaz menziline.
Çocukken hiç sevmezdim
Oyuncaklarımı kırardı Neriman.
Ben, isim, şehir, bitki oynayalım derken
Topuma sahip çıkar
Sokak aralarında
Kaleye geçerdi durmadan..
Vurdukça dalga
Kıvranır çakıl taşları
Denizin kenarında.
Başına buyruk mavinin inadına
Yeşilin tonlarıyla
Yosun da tutsa
Güneş yükselmeden
Sabah suyuna
Çıkmalısın balığa.
Topla palamarları dostum
İki kürek darbesi
Yeter iskeleden kopmana.
Bu kaçıncı cemre
Satırlarda tutuşan
Ve kaçıncı vurgun
İncinen yüreklerde
Sevda yağmurlarıyla
Sırılsıklam.
Akşam'a doğru,
Karanlıklar,
Kurşuna dizdi
Aydınlıkları..
Kimse farkına varmadan.
Bulutlardan,
Sevdaların
Gönüllü vurgun yediği saatler.
Güneş saklanmış
Sabahın özlemiyle
Zeytinlerin ardına.
Mevsimler
Gönül
Aksak ritmindeyse ömrün
Yürük semai umutlarla
Coşar duygular.
Yürekte maya
Tende can
Sene, bin dokuz yüz elli iki;
Günlerden bir gün,
Yirmi dördü temmuzun
Açmışım Dünya'ya gözlerimi
Saati, önemli mi..! !
...................Edremit'teki evimizi,
Koşup da Cunda’nın eteklerinden
Yüzüstü bırakıp giderken
Mavileri,
İki dalga arasında
Çatladı denizin köpükleri,
çok hoştu, kalemin daim olsun...
çok hoştu, kalemin daim olsun...