GÜNLÜĞÜMDEN – 17?
Sevgili Tutku merhaba! Hem cevizli sucuk yiyorum, hem de seninle söyleşiyorum. Sabah kahvaltısında, hiç ekmek yemedim. İştahım kesildi. Çok yememem, daha iyi. Şu anda, sık ve az yiyorum.
Tutku, tansiyonum epey yüksek. Üstelik, tedavi görüyorum. Sabah akşam,ilaçlarımı düzenli kullanıyorum. Buna karşın, 17,10 belki daha yüksek. Çok rahatsızlık veriyor. Bitkinlik, yorgunluk, her şeye isteksizlik. Fena baş dönmeleri, nefes almakta zorlanma, sol göğsümde baskı ve ağrı. Ağrı sırtıma da vuruyor. Enseme ve başımın çeşitli bölgelerine girip çıkan ağrılar.
Hele iki gün önce, özellikle başmda, tuhaf bir baskı, kulaklarımda tıkanmalar. Yatmak isteyecek kadar bir halsizlik ve diğer belirtiler vardı. Yalnızdım. Sakin davrandım. Kendimi yormadım.Yapabileceğim başka şey yoktu zaten. Ama günlerdir sürüyor, rahatsızlıklarım. Hastaneye gitmem gerek. Ters bir zamana geldi. Bu gün 23 Nisan ve hafta sonu.
Sonunda beni hasta ettiler. Stand dı-masaydı, otobüs tü,olurdu-olmazdı. Yok sen o cümleyi nasıl söylersin? Ivır dı-zıvır dı. O beni nasıl yanlış anlar? İnanamıyorum, öyley di-şöyley di derken. Bana keçileri kaçırttılar. Evet, gerçekten keçileri kaçırttılar. Çok sıkıldım. Günlerce ağladım. Sonuç: Hastalanma. O, çok ağlamalarım sırasında, tansiyonum yüzünden ölebilirdim. Şu, zekasından iyice kuşkulandığım, kalem müdürüne gıcıklığım olmasaydı? Ölmek umurumda bile olmazdı. Ama ona gıcık olduğum için, direndim ve dayandım. İlk olanakta da, hastaneye gideceğim. İyileşirim.
Her zamanki gibi, zafer benim Tutku. Pazartesi günü, işe başlıyorum. Hem de, engelli otobüsü, gelip alacak. Akşam taksiyle döneceğim. Akşam saatlerimiz uyuşmadı. Allah büyük be Tutku’cuğum. Elbette bir kolaylığı olur. Taksiyle döneceğim için, büyük akülü sandalyemi Belediyede bırakacağım ve şarja takacağım. Eve, manuel sandalyemle gelip gitmek zorundayım. Akülü sandalyeme orada bineceğim.
Çok şükür işe başlayabileceğim. Bu mevsimde: 13,30 - 21,30 saatleri arasında çalışmayı düşünüyorum. Havalar iyi gidiyor. İnsanlar, dışarıda oluyor o saatlerde. Yazın, iyice sıcaklarda, 16,30 – 24 – 001- 002 arasında çalışırım. Çünkü, otobüsün son saati: 16,30 muş. O, saat çok sıcak olur henüz ama sanırım, klima vardır. Ben de o zamana dek, güneş şemsiyesi alırım.
Bakalım, zaman ne gösterecek Tutku? Dilerim, çok turist gelir ve bol müşterim-bol kazancım olur. Kışa doğru, evi merkeze taşımayı düşünüyorum. Sosyal ve sanatsal etkinliklere katılmayı. Çok soğuk olmayan havalarda, dışarı çıkıp gezmeyi-deniz havası almayı, çok istiyorum. Bu ev güzel de, dışarı çıktığımızda, gezecek bir yer bilmiyorum. Ama önce, ev kiramı ve Yağmur’un aylıklarını biriktirmeliyim. Bunlar, yıllık 11 – 12 bin lira tutuyor. Ve benim bu sezon, ondan daha çok kazanmam gerek. Kışın iş olmuyor. Günü bile kurtaramıyorsun. Elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışacağım.
Kışın, artık yeni kitabımla ilgilenmek istiyorum. Bilgisayarımı da götüreceğim işe. Orada da yazarım, Alanyum’da olduğu gibi. Zaten epey yazı birikti. Birçoğunu: C.D.ye çektim ve iki kopya yaptım. Diğerlerini de çekerim. Kolay ve güzel yazmam: Harika bir şans. Bir de, şarkı sözü konusunda, bir şans yakalasam. Bu konuda da vazgeçmeyeceğim. Israrcı ve inatçı oluşum, kazandırıyor zaferleri.
Şarkı sözü yazarı olmayı başarınca, gerçekten çok mutlu olacağım. Maddi sorunum kalmaz. Ayrıca: Neden insanlar, benim sözlerini yazdığım şarkıları söylemesinler? Bunu çok istiyorum.
Tutku’cuğum! Biliyor musun? Nuri ağabeyim, beni görmeğe geldi. Arkadaşlarıyla, kısa bir tatil için buraya gelmişler. Ağabeyim de, evime geldi. Öyle mutlu oldum ki… Kısa kalabildi. Olsun, sımsıkı sarıldık ya, canımdan bir can gördüm ya. Kitaplarımdan ve kolyelerimden satın aldı. Fazla-fazla koymuş çantama. Apansız onu görmek, harika bir sürprizdi. Hala, onların bebeğiyim ben.
Nilgün ACAR 23. 04. 2010 ALANYA-EVİM
Kayıt Tarihi : 23.4.2010 18:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!