Kökleri kenetlenmiş
Asırlık iki ağaç
Biz bizden kaçamayız
Kaçabilirsen kaç
Çok uzakta bir yerde
Bir kapının önünde
..
çok yalnızdım ve güneş çaldı kapımı
sürgünden yeni dönmüştüm, makronissos
orda kurak ve ıssız bir yüreğim
vardı
(şimdi sizin yürekleriniz gibi)
onu da getirmiştim.
..
Yol uzun, güzergah zorlu; ne demeliyim?
Zarif kardeşim benim,
Seni aldım yanıma, ikizimi almış yürüyor gibiyim.
,
Sana yıldız sana güneş mi demeliyim,
Günümde hayret gecemde hayret istedim
Yer yer senin gibiyim ben yer yer kendim.
..
Pınarlardan içiyorum seni
İnce ve mavi bileklerinden,
Kısrak memelerinin gürlüğünde
Sabah bahçelerinin serinliğinden.
Kaç yaşıma gelirsem geleyim
Ölmem ben gencim uzun yıllar.
..
ateş küre taş küre uslanmaz balçık
aşk yoksulu çiğ bir çağa rastlantı olarak
geldim bir kere, gülyaşam hatırına
kanımı tutuşturan huylar edindim
güneşin sütünü sağıp halklar sofrasına
bağdaş kurup halklar sofrasında
sevişken lehçeler gördüm, fakat
..
Güneşin arkasında görünen çocuk,
eliyle güneşi gösterir durur.
camlar arkasında düşünen çocuk,
hırsından camlara yumruk savurur.
Camlar arkasında bekleyen çocuk,
üç mevsim güneşin seyrine dalar;
..
Gözlerinde gök sancısı
İçlerinde okyanus uğultusu uzun mızraklarla
yararak karanlığı
Gelip dayandılar şehrin sivrilmiş tırnaklarına
Çarpık dudaklarıyla kırpılmış saçlarıyla
Soyguna uğramış yüzleriyle
Barbar ellerin işgal ettiği sonra terk ettiği
..
Ömür çıkınından sarkmaya başlayınca güneşin eli
bir umut fiyaskosudur anla ki daldığın sev da gölü:
pervazı aşınmış kapının önünde üç-beş nöbeti! ..
Eski tadı yok girişin ve çıkışın, gülüşün ve ağlayışın;
coğrafya dersinde tırmandığım tepeler bile aşınmış,
haberi yok elimin ayasında esen heves yelinin! ..
..
azıcık hüzün yakışır sana
azıcık okuldan kaçan çocuklar
bir paket birinci cigarası
azıcık yalnızlık yakışır sana
yani Lonca
atarabaları nazarlıklar
..
Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz
Güneşte çözülür ve kayarlar bir yana.
Mısırlar güçlükle büyürken yağmursuzluk
Kaygılandırır dilsiz bahçıvanı.
Sessiz kuşlar, bir keçi, ağır iğde ağaçları.
Bir araba geçti incelmiş yoldan
El salladı biri, belki tanıdık,
..
mimoza
altın sözcüklerle konuşuyor
dökülerek yollara
kokuların mevsimindeyiz
sürekli küçülen gece
..
1. k a n ı n g ü n c e l l i ğ i
çocukları
çocukları
çocukları
öldürdüler
..
Bu bir türkü: -
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü: -
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
..
Güneşte
denizin sonunda mavi bir duman gibi
gözümde tütüyorsun.
Yeşil bir erik dalı yüreğim
sen altın tüylü bir yemiş
sallanıyorsun.
Fakat ben seni böyle bir yemiş
..
Darılmışım kendi kendime
Artık hiçbir şey açmaz beni
Ne kadın, ne şarkılar, ne etrafta manzara
Ah, her zaman insanın içi nasılsa
Dışı da öyle
Saatlerdir elimde değnek
..
Çeksem kapıyı gitsem
Tasları arasında çimenler biten
Kaldırımlar boyunca gitsem
Açık pencerelerinden beyaz yorganlar görünen
Işıklı dut gölgelerinden
Fakir mahallelerinin akkavakları
Yalansız suyla güneşle büyüyen
..
Akan suyu severim ben
Işıldayan kari severim
Bir yeşil yaprak
Bir telli böcek
Yeşeren tohum
Güneşte görsem
Sevinç doldurur içimi
..
İki elinle kapatıp
Yırtığını yaranın
Koynunda yıldız taşırsın
Ama düşer yine yıldız
Düşeceksen sen de
Bir akşam alacası
..
çamaşır ipinde kimin için kuruyan güneş
kal öyle
asıyorum kemiklerimi yanına
ikimiz bir arada korkulu
sanacaklar korkmuştum
kuşlar uçuyor
..
güneşin tersine git
sol tarafından kalkmış bir taze
sabah bulunsun yanında
Kent! gümüş kanatlı melek
yalancı düşler uyuyor olsun
sen de uyut gülüşünü ertele
..