Güneş Ülke Ütopyası Şiiri - Yıldırım Akça

Yıldırım Akça
7

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Güneş Ülke Ütopyası

Güneş Ülke ütopyamız vardı bir zamanlar
Campenella’dan daha radikal
sen mülteci şafaklara yolaldığın gün
ülkemizde güneş battı sevgili
ben hala o karanlık ülkede
derin karanlık koyunda seni bekliyorum
şiiirler yazıyorum,
kitaplar okuyorum
şarkılar söylüyorum senden birhayli baheden
küfrediyorum bazen yolaldığın multeci kadere
sonra bazen gömmek istiyorum kendimi karanlık maviliğe
içiyorum sonra
sonra sızıyorum kumsalda
bir simitçi cocuk ya da bir şarapçı cesedimi bılsun diye dua ediyorum
sonra aldatıyorum seni bir orospuyla
sonra
üzerine kusup tekmeliyorum onu
sonra üşüyorum yakamoz başımı döndürüyo sonra
bazen arkadaşlar zorla götürüyo kafa dağıtmaya
kumsalda gitar çalıyoruz, bağırıyoruz sen sen sen diye
düşündürdü beni yine gözlerin her bakışı içimde ateş olur
gözlerin bir çığlık bir yaralı haykırış gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi
gözlerinin esiriyim el insaf eyle bir bak yollarına düştüm senin saçıma bir buse tak
harmanlyoruz gözlerini hatırlatan şarkıları
bi tutam da cıgara sarıyoruz kısa samsuna
gözlerim buğulanıyor sonra,sonra gözlerin düşüyor aklıma
sonra silüetin beliriyor gözlerimde
gözlerinle konuşuyorum bir müddet sonra
sonra histeri nöbetine tutuluyorum
gözlerim kanıyor sonra
sonra neslihan selpakla gözlerimi siliyor
başımı omzuna yaslıyıp uzun uzun ağlıyorum
sonra seni seviyorum diyorum neslihana
sonra ona da küfrediyorum
bir ölüyü nasıl seversin diye
sonra özür diliyorum ondan
sonra kısır döngüye dönüşüyor bu sövgüler ve özürler bütün yaz
sonra eve gidiyorum
annem kızıyor yine gözlerini kanatmışsın onun yüzünden die
sonra baskı yapıyor neslihanı sev die
seneye ingilizce öğretmeni olacak geleceği parlak senin için çok üzülüo falan
kafa sikiyor 3 saat
sonra bu kafa sikişler de kısır döngüye dönüşüyor bütün yaz
sonra
siktirolup gidesim geliyor güneşülkeden
kuşadısına gidiyorum vapurla bazen de bodruma
sonra içinde sen olmayan çok çirkin fotoğraflar çekiyorum bol bol
sonra poz ve yıkatma paraları kalın geliyor
dijital makina alasım geliyor
sonra vazgeçip küfrediyorum dijital fotoğraf makinasının mucidine

sonra kardeşim
kamerayla kayıt yapıyor
sırıtıyorum,maymunluk yapıyorum,mutlu taklidi yapıyorum
sonra küfrediyorum senin içinde olmadığın videolara
sonra
fotoğraflarına bakıp 3 ölçek ağlıyorum aç karna
en çok yeşilçam cafede çekilmiş fotoğrafımıza ağlıyorum
kırmızı eldivenlerin ve atkınla çekindiğin fotoğrafa
sonra yeşilçam cafeden çıkıp beyoğlunun arka sokaklarına gitmek istiyorum
bir esrarkeşe ya da tinerciye küfredip kendimi bıcaklatmak istiyorum sonra
sonra boğaz köprüsüne çıkıp onu buraya getirin diye bağırmak istiyorum
sonra köprüden inip rumeli hisarında sezen dinlemek istiyorum seninle el ele
sonra
sezen eşliğinde ellerinde ölmek istiyorum kankaybından

sonra hırslanıyorum tekrar
içinde sen olmayan bir gelecek hayal etmeye çalışıyorum
şirinyeri,asudemi,asudemin annesini düşlüyorum
sonra tanrıya bi küfür savuruyorum
neden geleceği görme yetisi vermedin kullarına die
neden sonu olmayan bir aşka hapsettin beni diye
sonra tekrar dua ediyorum
bi kızım olsun die
annesi kim olursa olsun
bi kızım olsun die

sonra sabahıun üçünde tameri çağırıyorum gel anlatam diye
çok mantıklı düşünüyo her konuda hakvermemek elde değil
ama benim fikrim de zikrikm de sana ipotekli
beynim kabullenmiyor senin olmadığın bi ütopyayı
sonra konuyu değiştirip tavla oynuyorum onunla
hep yeniyor beni
sen geliyorsun aklıma sonra
sen de çoğu zaman yenerdin beni tavlada
yenilince de kızar çırmalardın
ben de derimin şemali bozulmasın die hep yenilirdim sana

Yıldırım Akça
Kayıt Tarihi : 9.4.2007 15:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yıldırım Akça