Utancın Tragedyası
I.
Biliyorum, oradaydım —
Kameranın karasında, silik bir yüz.
Sessiz repliklerdi dudaklarımda,
Çünkü susmak artık
Karanlıkta çınlayan bir çığlık gibi.
Hiçbir sır kalmaz,
Hiçbir gölge kaçamaz kendi suretinden.
---
II.
Baldıranla karıştı kana,
Titrek bir yankıydı son kelime.
“Masal” dediler —
Ama ben gördüm
O çocuğun düşten kovuluşunu,
Yaralı bir gölge gibi.
Ve seyirciler, evet —
Delice alkışladılar.
Çünkü trajedi artık
Sahnedeki en işlenmiş suçtur.
---
III.
Kendimi ararken
Yüzüm çoktan düşmüştü
Tarihin gri notlarına.
Katran değil, zamandı
Çehreme yapışan,
Sessiz ve ağır bir leke.
Bir kelimeyle bir suskunluk arasında,
Utancın kıyısında sallanıyordum.
---
IV.
Ama ben yalnız değildim.
Biz de oradaydık —
Her biri suskun,
Aynı lekede yıkanmış yüzlerle.
Silin bizi,
O ilk kelimeyle,
Suyun bile arındıramadığıyla.
Sessizliğimizin irinli harflerini
Kırmızı mihraplara bıraktık.
Bir şairin değil sadece,
Bir çağın suçuydu bu.
---
V.
Yüzümüzden başlayarak
Sökün bizi, sözcük sözcük.
Tenimizin metaforlarını soyun,
Çünkü her yüz bir yalan taşır,
Ve her yalan başka bir yüz doğurur.
Biz tanınmak değil,
Bu çağda tanımsız kalmak isteriz.
Hatırlanmak değil,
Hatırlamanın yükünden kurtulmak isteriz.
---
VI.
Geceyi çağırıyoruz —
Örtüsün üzerimizi.
Kefen değil;
Yalnızca unutuluş ve suskunluk.
Işıklar sahnede yalanı cilalarken,
Maskeler tek tek düşerken,
Biz isimsiz notalarız:
Melodinin kayıp sesi,
Hafızanın dışına savrulmuş
Ve anlatılmamış bir sır gibi —
Sessizliğin bile söyleyemediği.
Şahin Çınar
Kayıt Tarihi : 19.8.2020 10:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!