sabahın serinliğinde
gerinen ağaçları saran rüzgârların
nefes hoşluğu yayılmış etrafa
bendeyse
yavru bir kirpinin büzülüşü
dudağı karıncalanan günün
gelişindeyse dumansı
huysuzluk
biliyorum ki
çözümlenecek bir sürü problem
nerden başlasam oradan eksilecek aslında
bu umarsız hayatın içinde sürekli
yuvarlanmaktan debelenmekten
bittim
dünyanın bu arsız telaşı
bitip tükenmeyen zamparalığı
üç günlük ömrünse acıyla kederle gamla
tütsülenen zamanlarını düşünürsek
insanın toprağa dönme hevesi neden
bu kadar çok körükleniyor
anlaşılır
devamlı
ölüm ve doğum med-cezirlerinde
boğulan insanın ruh durumuysa hep inişli çıkışlı
her gün başka bir sıkıntıyla dağılan insan
kıyıya çarpan dalgaların sarp kayalıklarda
ufalanıp damla damla parçalanışı
gibi eksilir her gün
haydi kolaysa umursama
takma dünya’yı başını salla geç olmuyor işte
illa ki tırnaklarınla kazıyorsun geleceğinin inşa duvarlarını
gece gündüz çalışıp bir şeyler üretmek bir şeyler
başarmak istiyorsun
sonra
gelen yıkıcı darbelerin sürpriziyle yıkımlara sürükleniyorsun
ne istikamet kalıyor ne de hedef
vazgeçiyorsun
işte olan bu
devamlı hayatı başa sarmaktan
insan yorgun
insan bezgin insan bitkin
insan isteksiz amaçsız
mutsuz
bunları karamsarlık saymayalım
yalan dünyanın düpedüz gerçekleri işte
bana hep mutlulukla kutsanmış bir yaşam
varsa gösterin
gösterin de
saçımı başımı yolayım beceriksizliğime tüküreyim
yaşamın dayanılmaz bir büyüsü yok aslında dayanılmaz
bir çaresizliği var
beyhude çırpınışlar gereksizdir
içinde eskidiğimiz ömrü önce rüzgârlar alır estirir
yağmurlar bulur yıkar topraksa önce sarılır
sonra yutar
peşi sıra koştuğumuz aylar yılların
sonrasında gelir sayılı günler
öylece geçer gidersin
kimsin nesin esamen bile okunmaz
zamanla hücren bile hatırlanmaz unutulursun
u n u t u l u r s u n
..............
29092024
08:17
Kayıt Tarihi : 19.9.2025 23:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!