"Gülüşünle Yıka Beni"
Hafızam öyle yüklü ki
ülkem kadar yorgunum…
Ömrüm kadar bıçak izi sırtımda.
Hayatla ilgili en kötü hikayeyi
yaralarıma yama yaparken öğrendim…
Ben o yaraları sararken
üzerlerinde parmak izini buldum.
Utandım üşümüşlüğümden.
Utandım etrafımı saran uçurumdan.
Utandım boşa akıp giden zamandan.
Yetmedi belki,
ama artık tamam !
Bir hiç uğruna
kendimi avutmuşluğum,
heba etmişliğim,
yeter…
Kemiklerimi sızlatan bir özlemken
Tükürdüğüm bir şiir oldun işte sen.
Hiç şiir yazılmadı benim yaralarıma.
Ki ben senin kirpik uçlarını bile
şiir diye okurdum.
Seninle yıkılmıştı
etrafımı saran soğuk duvarlar.
Dört mevsimi bahar bilmiştim.
Bakışlarıma temmuz inmiş
yüreğim ısınmıştı.
Yüzüne her baktığımda,
yüreğim kanatlanmıştı.
Utanmıştım boşa yaşamışlığımdan.
Utanmıştım yalnızlığımdan.
Sonra ne mi oldu?
Gelişinle yıktığın bütün duvarların
enkazında bıraktın beni.
Yerle bir ettin her şeyi.
Sana inanmışlığımdan
öyle çok azarlayıp kırdım ki kalbimi,
kendime bile üveyim artık.
Kim vurduya gitti gülüşlerim..
Küstürdün işte her şeyi sen.
Yok ettin içimde uçuşan kelebekleri.
Gözünden düşene kurban olurum derken
kurban ettin kendine.
O ar damarı çatlamış yüreğine
kurban ettin beni.
Kıyamet provası gibi
bir sessizlik bıraktın ardında.
Bende sensizliğe hibe ettim beni.
Utandım seni sevmişliğimden.
Utandım yollarında hırpalanmış
ayaklarımla sana gelişlerimden.
Utandım uçsuz bucaksız
seni özlediğim günlerden.
Gökyüzünden çektim bakışlarımı…
Dağıldım,
savruldum ,
düştüm içimde ki köze.
Sevabı da günahı da senin.
Hâla saramadım lanet olası yaramı.
Hâla diyorum olsan şimdi şurda!
Hani göğsünün tam ortasına
dayasam başımı.
Kokunu duysa burnum..
Onu bile bırakmamışsın..
Her gün daha çok
dokunur oldu yokluğun...
Sayısız kere
öfkemin ellerinde boğdum seni,
Kaç kere öldürdüm.
Her defasında
“Bir daha seni yazmayacağım”
sızlanmalarının sonunda
seni yazarken buldum kendimi.
Unutulmuş bir alfabeden
hece hece dilime düştün.
Ne yapsam bitmedin işte.
Ola ki
içimin acısından sağ çıkamam.
Gülüşünle yıka beni.
Hiç ağlama…
O gün topla tüm dağınıklığını.
Bırakma beni ellere.
Olabildiğine yabancı kalsan da bana,
sana yenilmişliğimden tanı beni.
Gölgenin düştüğü yere defin et.
Bir kez olsun unut kalpsizliğini.
Yaşarken,avuçlarından bir yudum
mutluluk içmeyi nasip etmedin.
Bari toprağıma nasip et.
Gözü açık uğurlama beni...
ESRA NİZAM
Esra NizamKayıt Tarihi : 22.7.2025 04:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!