Gültepe'de Bir Caz Gecesi Şiiri - Hüdai ...

Hüdai Ülker
214

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Gültepe'de Bir Caz Gecesi

Sevimli kedi, çalı çakalı, kızıl tilki yol verin dağlarınıza çıkıyorum
karşımda zamanın serserisi biri, uçsuz bucaksız bir hançeri parlatıyor
ağzı bulanmış gözleri kaykılmıştır, serseridir çünkü
karanlık bir gecede çıktım dağları izlemeye
o bıçak parıldıyor, ay çıkıyor birdenbire
gönüllü bir gece bekçisi bir çift postal getirdi
duvara gerilmiş bir kedi rüyasında gelincik biriktiriyordu
ayaklarıma yaşlılık vurdu fakat yola düştüm bir kere
zirvelerin ve vadilerin beni beklediği aşikar
içime özlediğim rotalar saplandı
gecenin bir vakti Arapdere yolundayım
karanlıkta da olsa makilikler bana yol gösteriyor
çünkü ben, dünya bir yana o tepeler bir yana diyebilenim
çalıları severim onlar suça bulaşmamıştır
suçlular çekilin önümden , ömrümün kanla işi olmadı hiç
ben yürürüm o dağlar coşar ve katiller çıkar aradan
bacaklarımda bir çarpıntı, yakılmış gölgesi vardır bu dağların
bulutlar barıştan yanadır, dağlar dağlarla bir hizadadır
ve her dağın çığlığı kendi içinde büyür
onların buharlaşan sesleri anılarıma sarkıyor
iyice sarkıyor, sormuyor yakında olmak kimin çıkarınadır
yakında olmak, bazen bir çiftenin iki göze bakmasıdır
iki boru iki göze korku salar
ağzı var dili yokların, ağzı ve dili olanlara yalvarmasıdır
sevmem çifteleri, kullananların çizmelerinde leke gibidir
yaşamaktan başka ereği olmayan bunca canlının hayatı iki boruya bağlanamaz
çalılıklar ki ta kendisidir dağların, yok sayılmış, kolları kesilmiş onların
ölesiye direnmiş dağların örtüsü, anılar durmuyor durduğu yerde
yağmura bulanmış bir sürü gün çıkıyor dökülüyor önüme
onların yazgısı mıydı yedi kat yerin dibindeki köklerinden ayrılmaya
rüzgar en güzel yerlerime vuruyordu, kendine geliyordu uzayan kemiklerim
gökyüzüne yaydığımız bulutlar vardı
zamanın serserileri kestiler kör bir makasla, sonra yok ettiler sansar seslerini
ey ipiyle kuyu hesabı yapılmayan ne düşkün bir şeysin sen
maksadın maskaralıksa söyle bileyim
tilkilerim, çakallarım, çalılarım ve kestiğiniz bulutlar
dumanlı bir uğultuya kurban gitti anılar
fırıncılar francala ekmek çıkarır telefon telleri sesi götürür
o dağlar da nefes olurdu bize
heyhat, hayatın savsaklanmış yolunda ehemmiyet taşımıyor turp gibi olmak
turptan da ileri olmalı insan, bu şehrin beli bükülüp duruyor
ipiyle kuyu hesabı yapılmayan yüzler
ve leblebi yemekle sevişmenin farkını bilmeyen güruh
bir kitaptan birkaç sayfa okuyun ve hayatınızın hesabını yapın.

Hüdai Ülker
Kayıt Tarihi : 6.6.2022 19:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hüdai Ülker