1983 yılında Diyarbakır'da altı çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.Dicle Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği bölümünden mezun olmuş,şu an Ağrı'da öğretmenlik mesleğini icra etmektedir.
Hayatı anlat dedi çocuk
Sustum önce
‘’ne? ’’ dedim
‘’kadını..kadını anlat’’ dedi
Başladım saçlarından
Tırnağında son buldu suskunluğum
Bir bakmışım dünyaymışım
Bir yok olmuşum
Şaka gibi
Ya da tanrının resmettiği bir tablo
Silip silip baştan
Kaç bin sene geçti esaretin üzerinden
Kaç prens taç giydi
Kaç kral kelle verdi
Bir çocukları kandıramadık
Bir de kendimizi inandıramadık
Bir tek kendimize inanmadık
Serseri bir geceden arta kalan ne varsa
Ayazın buğulandırdığı cama çizdim
Gözlerin kaldı geriye
Birde hiç olası yalnızlığım
Suretine dokundurdum bakışlarımı
Ve bülbülün güle dediği heceleri döktüm
Bir demir atsa gönlüm ömrünün kıyısına
Sarılıp yatsa gönlüm doyulmaz uykusuna
Üşümüş hasta gönlüm
Sensiz hep yasta gönlüm
Aklı hiç başta değil
Garip telaşta gönlüm
Millet bedavaya namaz kılarken
Biz para ile şarap içeriz
Millet namaz ile cennet ararken
Biz şarap ile cennet seçeriz
On gram olsa da ruhumun aslı
Yarı uyanık hallerinden gerçeği aşındırıp
Bıkkınlığın rahatlatan yorgunluğu üzerinde sere serpe uzanmışken
Günün ardında kalan aydınlık zamanlarından koparıp karanlığı
Kutsal bir cehennemdi şehir
Gölgeleniyordu ansızın
Kahpeleşiyordu ateş
Ve kan kokuyordu her yan
Kutsal bir cehennemdi şehir
Nihayet nihayetsizliğimin sonuna geldim
Açlığa bir kuru ekmek yedirdim
Üstüne bir tas acı su...
Kumar parasına sattım cümlelerimi
Korkuyu korkağa yendirdim
Tuzlu deniz sularının kaldırma kuvvetinden
faydalanırken siz,
Diclenin Fıratın Munzurun azgın sularında



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!