I
Asya’dadır bir kolum,
Diğeri Avrupa’da.
Nice kültürler yaşattım bağrımda
Ben Anadoluyum..
Bulutlar döker
Çiy tanelerini…
İnce bir sızı yüreğinde
Ağlar 2 Temmuz sabahı
Gözünü kan bürümüş
Kansızların ayıbına.
Anılarla buluştum
Sararmış bir kaç resimde
Bu gece...
Boğazda çekilmişti biri.
Arkada mavi deniz
Sağımda sen,
Bir yıldız gördüm
İnerken akşam şehrin üstüne
Masum pembeliğin yerini
Gri maviye terkettiği gökte...
Karşısında koyu renk peçesiyle
Yüzünün yarısını saklayan
Oldun mu deniz olacaksın
Tüm özgürlüğünle
Bir kıyıdan diğerine uzanan...
Deniz olacaksın
Mavinin tüm tonları
Eve herkesten önce dönmüştü yaşlı adam. Son bir kez yaşadığı evi dolandı. Her şey öylesine yabancılaşmıştı ki… Yabancı bir eve izinsiz girmiş, sanki her an birileri odanın birinden çıkacak ve ‘Sen de kimsin? ’ sorusuyla karşı karşıya kalacakmış gibi hissetti. Bir ceylan çevikliğiyle yıllarını geçirdiği odaya girdi. Bir kaç saniyede tüm odayı belleğine yerleştirmek istercesine etrafına bakındı. Artık kendisine ait olmadığını çok iyi bildiği odanın bir köşesinde duran birkaç parça eşyasını gördü..Acele etmeliydi. Diğerleri gelmeden onları valizine yerleştirmeli ve bir an önce uzaklaşmalıydı tüm mutlululuk umutlarının eriyip huzursuzluğa dönüşüverdiği bu evden.Oysa ne çok çaba harcamıştı bir tutam mutluluk için, ne sözler verilmişti karşılıklı bu odada ama bu gün hepsi verilip tutulmayan sözler arasında çoktan yerini almıştı. Acele etmeliydi…
Sonunda bir saat önce verilmiş kararla elinde kalan tek varlığı olan arabasının içindeydi adam. Anahtarı çevirmek için acele etse de bir kez daha dönüp evine bakmayı ihmal etmedi.Yıllar önce umuda attığı imza, özgürlüğe atılan imzanın altında ezilmiş ve kazanılanlar bir çırpıda kaybedilmişti. Evliliği kumar masasında gördüğü bir blöftü sanki.
Bir an önce oradan ayrılmayı düşünüyor olmasına rağmen parmakları usulca çevirdi anahtarı. Çalışmaya başlayan motorun sesini dinledi bir süre.Yeni başlayan bir serüvenin sessiz çığlıklarıydı gelen, motordan. Verdiği kararı uygulayacak, arabası onu nereye kadar götürürse orada kendine yeni bir yaşam kuracaktı. Ne kadar zamanı kalmıştı ki zaten? .. Dahası; yaşı, kurulacak yeni bir yaşam için uygun da değildi. Pek çok arkadaşı uyarmıştı. Onun yaşında birisinin, artık elinde olanlarla idare etmesi gerektiğini ve bu yaştan sonra yeni bir yaşamın kolay kurulmayacağını yineleyip durmuşlardı. Ancak, her seferinde ’Alacak tek bir nefesim bile kalsa mutluluğu solumak istiyorum o nefeste…’ diyerek yanıtlamıştı onları.
Kim güzel derse
Bu kente
İnanma…
Yitirdi güzelliğini
Gömüldü karanlıklara
Öylesine boş ki şimdi.
Hiç kimseyi böylesine sevmedim, bebeğim
Seni sevdiğim kadar,
Hiç kimsenin gözlerine bakmadım
Senin gözlerine baktığım gibi,
Hiç kimseyi istemedim
Seni istediğim kadar....
Gecenin içinden
Bir şiir düşer kalemime.....
Sevdamla başlar,
Hüzün kokulu,
Sitem dolu
Ardı ardına satırlar...
Gülseren Onay, son dönem edebiyatımızın km. taşlarından birisidir.Daha da olgun meyveler vereceği aşikardır.Yolları açık olsun kendilerinin.