'Yaşanmış aşkların birikintileri...'
Miğdemi bulandırıyor bu sözler
Sen birikenlerden fazlasın
Tüm dünyanın etrafında semah döndüğü
Dinmeyen rüzgarların efendisi
Sen bu kalbin nefesi,
Ondandır;
İki sözü bile anlamsız kılmam
Ondandır;
Aşkı bir dala asıp
Bacaklarından sallandırmam
Zamansız acıların en soğuk dalgasını
Sadece rüzgarın yönüyle değiştirir sevgi
Çiçeklerin en güzelini sunsa zaman
Yaran nasırlaşır genede kapanmaz
Ve en acımasız anında hayatın
Nefesin sadece bir ip gibi dolanırken
Bir taş düşün, işte o benim yüreğim
Ve bir damla benim gözlerim
Düşer damlalar taşa, taş erir
Ve yanlız ben öldürürüm katilini
Yanlız ben azad ederim yüreğini
Yanlız bana çalışır azrail
Yorgun düşmüş iki kara zebani
Uykumun derinliklerinden geri dönüyor
Evet! O senli gecenin sonu...
Onsuzluk ve onluluk çizgisinin çizildiği
Nefesin ısınıp sonra dondurulduğu uyku...
Yağmur; kaçamağı seven su damlaları...
Uzak dağları delip gelen rüzgar
Buralara uğrarken getirdin mi özgürlüğün tılsımlarını?
Farzet ki yanımdasın candost,
Söyle var mı sende de şu ilhamdan?
Rahat olmalı mıyım yanında?
Bilirim;
Zamanı durdurmak derdindeyim
Dursun zaman, koşa koşa yanına geleyim
Hatalardasın, hissediyorum
Yüreğim yangın yeri, alevler dans ediyor,
Ettikçe canımı yakıyor!
Hatalardasın hissediyorum...
Ruhumu dağıttım dün gece meleklere
İçinden çıkan bin bir hareli ışığı salıverdim gökyüzüne
Sen, dev gibi olupta karışınca ele
Sevgimi verdim dün gece azrailin eline
İçimdeki aşkın en saf halini;
İki sarmaşık gülü vücuduma dolanan
Dikenleri; adımları
Uçları garip değnek anlayacağın
Büyütmek istesen, sevgin güneş olsa
Büyüdükçe adımlayan;
Adımladıkça acıtan sevda
Sesini fısıldadı meltemi sabahın
Ve sonra uzaklaştı
Ardımdan gel der gibi
Sen;
Sesini aleme sunup da benden sakınan yar!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!