Bu dünyada; taşınmaz yük yüklenmez sırtlara!
Sinmez kötülük, mecrasından akan yurtlara.
Tek feryat yükselse, ezik sinemiz inlenir.
Şevkle okunan türkümüz,dağlarda dinlenir,
Düşer kukla devletler...tüm azgınlar kinlenir,
Düşünce yola, bize katılanlar binlenir!
Zincirler düşlerde,gözlere çekilmiş perde!
Cüceleşen sultanlar tahta,yiğitler yerde...
Sorarlar: ‘Bugün değilse ne zaman ve nerde? ’
Yeter ki gülsün güllerim vazgeçerim serde!
Güneş ve gül doğuda doğar; batıda batar!
Gül bahçesini kuranlar,gönüllerde yatar.
Zalimin gölgesi adamlar,memleket satar.
Aşkla yeşeren mazimiz, tarihe şan katar...
Doğu ve batı,güney ve kuzey herkes bakar.
Gül çocuklar yola koyulmuş meşale yakar.
Dünyanın yitikleri bizim armayı takar.
Hikmete aç kalpler, biner biner bize akar...
Yakmışız gemileri,koynumuzda canımız...
Kurulsun gül dizgemiz; varsın,aksın kanımız!
Belki yazma tarih bizi,bilinsin anımız...
Tek yoksul kalsa da, çıplak kalır bir yanımız!
Kalınca duvarlar,korkuyla çekilen hatlar...
Yağmurlaşan gül çocuklar,tüm surlardan atlar!
Yeşer artık gül; göz yaşım akar,beynim çatlar...
Domino misali şahlar düşer, başlar matlar!
Yedi kat yerde açar bin yıllık gül tomurcuk!
O zaman anlaşılır hakikat,hak ve hukuk...
Göklere yükselir mavi ve yeşil baloncuk.
Gerçekleşir diriliş; artık güler gül çocuk!
Okunur ezgimiz,ne zulüm kalır ne zillet!
Gör bak; o demde nasıl devleşir yetim millet...
Kayıt Tarihi : 30.10.2006 11:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!