Öyle sever ki kadın,
Sanırsın dünya onun sevgisi büyüklüğünde
Uzun yaşayacak.
O’nunla da aşk.
Nasıl önü arkası yoksa an’ın,
Nasıl adı sanı yoksa biad’ın
Teninde deniz kokusu var,
Deniz beni çağırıyor.
Kader ayaklarımı çöz,
Çıkar,
Çabuk,
Güneş batıyor.
Bir zamanlar aşık iki genç olmayan varmış.
Gençliklerini aşksız geçirmişler.
Tam gençliği uğurlarken bir limanda
Karşılaşmışlar.
Asıl kız, aşık olduğunu anladığında iş işten çoktan geçmiş.
Zira aşk,olunduktan sonra anlaşılanmış.
Kırkıncı kapıdayım,
Kırk haramilerin bakışlarından kırklandım.
Kırklara karıştı senli hayallerim.
Kırk kere gelmeyince,
Gelmeyensin.
Kırk gün kırk gece gidişine yaslandım,
Bana çalınan suskun sazların bataklığına saplandım.
Sözlerinin yağışıyla hareketim
Dibe mi bilmiyorum.
Elime uzanan bir sopa mısın?
Uzatınca elimi,vuracak mısın?
Tutturacak mısın çıkışıma?
Fikri firar,şekli firarım,
Çıktım durgunluğundan aklın,aktım.
Yönsüz pusulaların pusunda
Yeni doğmuşluğun kabusunda,
Doğurmuşluğun
Alkarısı’nın kârındayım.
Kokunu yarına serdim,
Altında gözlerini belediğim goncalar.
Sözlerin hasretlerde bakir,
Vuslatla sözlü.
Yüreğin yüreğimde Kalu Bela’dan.
Ve fırtınalarım yağmuruna gebe,
Erkeklerin kitabı yok
Kadınların hesabı yok,
Kitapsızların hesabının olmaması olağan,
Hesapsızlar kitaplarına sarılan,
Kitaplara göre erkeklere hesap soran.
Bir kaos,polemik,
Sevda dağının yarına düştüm.
Yalnızlığın karına düştüm.
Yüreğimin zarına düştüm.
Sazların teline düştüm.
Fesatların diline düştüm.
Sonbaharın yeline düştüm.
Yüzyıllar berisinden sesleniyorum Ya Resulallah,
Asırlarca ses veriyorum duyar mısın?
Bir gül kokusunda açar mısın gözlerimizi?
……..
Yetiş Ya Muhammed kör olduk.
Tekerrüründeyiz tarihin yine.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!