Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Tatanka İyotanka - Oturan Boğa’nın İzinde...
Burası özgür topraklar...
Tertemiz!
Binlerce yıldır silinmedi izimiz!
Atlar...
Şimdi nerede koşarlar?
Lakotalar...
Niye geçmişi unutmak?
Unutturulmak!
İlimize döneceğiz...
Hatırlamak;
Davullar...
Danslar...
Şarkılar...
Herkes için!
Özgür bakışlarında şimşekler çakıyor...
Anası uçsuz bucaksız topraklar...
Her sabah yeni doğan güneşine koşar...
Bufaloların sesleri yaklaşır...
Ok gibi yerinden fırlar...
Bir an rüzgârı koklar...
Sırtının yaslandığı, beslendiği topraklar,
Git gide dalgalanıp karışır...
Şimdi güneşe ilk yolculuk...
Sevinçli çoluk çocuk; öyle ki bolluk!
Önüne düşer bulutlar...
Kıvrılarak uzar ırmaklar!
Çılgın At, aniden sıçrar? !
Onlar, önce bunları hayal ettiler,
Yollara düştüler...
Oturan Boğa, seni unutmadık!
Teslim olmadık!
Açlık!
Acılar...
Öldürdüler;
Öldürüldüler...
Çılgın At!
Son ağlayan,
Yarası kanayan,
Çılgın Bulut!
“Anlamadığım öyle çok şey var ki,
Buradaki yalnızlığa dayanamıyorum;
Burada geçti çocukluğum!
Şarkı bitti...
Yol, uçuruma gitti...
Seni özlüyorum Lakota...
Güneş, hiç girmezdi buluta!
Ve çok acı çekiyorum...
İçimi kaplıyor...”
***
“Para değil, toprağımızı istiyoruz...
Adım adım geliyor beyazlar;
Toprağımızı kirletmek için!
Güneş doğardı toprağımızda...
Özgür topraklar!
Koşuşan atlar!
Beyazlar geldiler...
Gülmek istiyoruz;
Gülemiyoruz! ”
Oturan Boğa, yaşıyor!
Şimdi ayda...
“Davullar...
Şarkılar...
Eski topraklarımız için!
Haydi, savaşa!
Ölümcül savaşa!
Çadırlar;
Her zaman sıcak,
Kurulur köşe bucak,
Taşıması kolay,
Ya, içine düşen ay! ”
“Bu toprakları ödünç aldık...
Hayvanlar dostumuz...
Burası yaşam yeri,
Güneş, doğsun!
Atlar, dörtnala koşsun...
Bufaloyu unutmayız!
Hayvanlarımız,
Dışarı çık ve bak!
Karanlığa ışığı yak!
Halkımın yaşaması için;
Kendimi vereceğim!
Ruhani bir bedel...
Uzanır gizli bir el...
Geleceği düşünün!
Çocuklarımız, ne der?
Çekinen kaybeder! ”
***
Son danslar...
Şarkılar...
Davullar...
Şükür için!
Biter mi güneş dansı?
Bunda çok uzun sürer,
Hayalet dansı!
Büyük katliam!
Kim alacak intikam!
Acı son!
Hepsi burada gömülü...
Ağladılar!
Bin sekiz yüz doksan...
Bir ocakta...
Hava çok soğuk!
Çoluk çocuk,
Hepsi bir mezara kondu!
Oturan Boğa, seninle yaşayacağız!
“Sanırım oraya geri döneceğim...
Özgürce koşsun bufalolar...
Ay kadar kesin!
Oturan Boğa...”
Bulmak için Oturan Boğa’yı
Bilemediler günü ayı;
Sadece sessizce gittiler...
Ataları İşte bu topraklar için öldüler;
Başları dik ve cesurca!
Onlar, önce buraları hayal ettiler,
“Oturan Boğa, senin izindeyiz! ”
Yollara düştüler...
Günlerce yürüdüler...
Hele aç ve susuz kalınca,
Her taşa abanıp ağladılar...
Ölüm sessizliği başladı...
Artık, Oturan Boğa yoktu...
Her hâlde bir an sustu!
Ama sesi dört bir yanda vardı...
Şimdi onu pek yakından duyuyorum...
Bir şair olarak çok iyi anlıyorum...
Keşke yok edişlerin yerini hür düşünce alsaydı!
Neden bir millet, bir milleti ‘yok! ’ saydı?
(26.03.2011 21:00-Adana)
Arif Tatar