Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Yuvarlanan meşe tomruğu, marangoza tutunmak ister,
Hoca talebeye, talebe hocaya...
Alımlı bir ahû bakışlı, bakan gözlerde tutunmak ister,
Kalem kâğıtta, duman ateşte...
İşleyen zekâ, başarıda tutunmak ister,
Leylâ Mecnun'da, Mecnun Leylâsında...
Mekân, zamanda tutunmak ister,
İnsan insanda, muhabbet dostta...
Potansiyel, limitinde tutunmak ister,
Tohum meyvede, meyve tohumda...
Peki, ya tutunamayanlar? eli boş kalanlar,
Bastığı yer dahi kaybolup, kaybolanlar...
Tanrının benden başka kimseye bakmasın dedikleri,
Bu şiir; leylâsını bulamayanların, tutunamayanların şiiri...
Tutunamadıklarımız, anı defterinde birikmiş kor yığını,
Her an tutuşmasından ürktüğümüz sevda yangını.
Uzatılan eli tutmadıklarımız kendimizi ispat ve teselli kaynağı,
Akıttığımız yaşa bedel, yüreğimizden akan kibir artığı...
Elini çekmiş herkes, arenadan yükselen ölüm sesleri,
Caddedeki ağaçların kibrinden elleri yaratılmamış,
Kafaları yere bakıyor hayvanların, görmüyorlar beni,
Yıldızlar çok uzak, güneş kafaya koymuş beni yakacak...
Kaderim bu, İbrahim misali mushafa yazılmakmış,
Koca ağaçta, baharın bir yaprak sararmış da düşmüş,
Veya yüz dalın birinde, bir sürgüde çiçek açmamış,
Milyonlarca ihtimalden bir embriyo alaka kesilmiş, diğerleri yaşamamış...
Balıkçı denize ağ atmış, balıklar ağa uğramamış,
Mecnun kendini çöle vurmuş, Leylâ bunu duymamış,
Yusuf'un güzelliğinin kurbanı Züleyha çaresizliğinden gömleği yırtmış
Derviş aşktan sarhoş olmuş da meraklı gözlerde tutunamamış,
Bir güzel hırsa tamah etmiş de er de karar kılamamış
Şu şairimsi zevat alemi dolaşmış da yaraşır bir güzel bulamamış...
Ne yapalım kader bu! Kimi mekâna tutunamaz, kimi mekânsızlığa,
Kimi var olur tutunamaz yokluğa; kimi hiç olur tutunamaz varlığa...