Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
İntikam Kurşunu
Karanlığın alacakaranlık çizgisinde
Kondu baykuş ihanet ağacına...
Duyguların karnına bir bıçak oturdu
Böğürdü bir boğa acı acı...!
Adem'i, Cennet'ten kovdurduğunu düşünerek...
Sinsi sinsi, sürünerek sokuldu bir yılan,
Çaktı bir kibrit, attı nefs'in denizine...
Tutuştu cayır cayır duygular!
Merhametin linç edildiği alanda...
Öfke kükredi;
- Ölümün şekerine tuz katın!
Kazanları kaynatmaya başladılar beyin'de
İntikam zebanileri...
Dua 'ların yerini, işgal etti beddua'lar,
Güllerin ortasında...
Meyve verdi karaçalılar!
Gözlerdeki alanlar kızıl kana bulandı
Çanak tuttu gözlere... vampir, KİN...!
Doldurduğu kızıl kanı ikram etti
Solgun dudaklara
Bir an durdu, tiksindi damaklar,
Ölü eti yermiş gibi
Geveledi...geveledi...
Ensesine bir tokat patlattı melânet
Yutuverdi zıkkımın tanelerini boğaz!
Gözlerde güneş battı
Mehtap, dolunay'ı denizlere gömdü!
Kâlp sarıldı intikamın silâhına
Kudurdu dalgalar...
Vurdu korkusuzluk sahillerine!
Yollarda... sokaklarda...caddelerde...
Ondan başkası görünmez oldu,
Düştü "meçhûl gölge "nin peşine...İNTİKAM!
Kustuklarını yedirmek yeminini haykırdı;
- Gideni...yerinde göreceksin!
Köpekler uludu gece boyu zamana dek,
Merhamet kabrinde titredi!
Oturdu... "meçhul gölge..."
Habersizlik bahçesine
Tavşan kanı bir çay istedi...
Mutluluk garsonundan,
Çayı yudumlarken
Arkasından kalleşçe
Bir füze fırladı, namludan...
Ensesini alnıyla, kucak kucağa götürdü!
Gidenin başına...
Üşüştü sevgi çiçekleri,
Gözler onu
Ağlama denizine gömdüler!
Melekler şaşkın ağladılar
Merhamet...
Doğumu kâlplerde gerçekleştirdi!
Baykuş...
Bir başka ağaca kondu,
Arayan gölge...
Kaçan gölge'ye dönüştü
Tanrı'nın
Azap girdabına daldı...gitti!
Ardından
O sonsuz büyük "GÜÇ" gürledi:
- "Sende geleceksin o gün..
Bana dönerken...
Benim merhametimi yanında bulamayacaksın..!"
Ahmet Durgut