el uzanır yılgın yılgın, kör gökyüzüne, ister ki kessin kendini, kan aksın güzüne
altında karaltılar kıpırdar, bilmem kaç ayak, üşür bir yanı hani, sızıdır ağırdan kesen
kar sevilmez, kışın bağrı aşıkken, sızlamaz bacak yoktur, kendi yürüyemezken
nesi varsa donar, yüzü dönükken, akmaz kimseye el gibi, ne de bıkar gölgesinden
nisan kaçar açık yaralardan, çekilir gri perde, perde keskinliği ince, elleri hafif gece
..
Gözlerini Arıyorum Sadece Gözlerini
Nefesim Çığ Gibi Büyüyor Sessizlikte
Hatıralar Boyuyor Güneşte Parlayan Bedenimi
Göz Yaşlarımı İçime Atıyorum, Arıyorum Gözlerini
Gri Umutlarımın Sana Ayırdım En Güzel Köşesini
Duysun Tüm Beşer Aşkımızın Bilinmeyen Harflerini
..
Özlemlerimle geldim. İçimde yeşeren goncaların, bütün ihtişamını yaşarken bahar, bebeğin masumiyeti ile geldim kapına… Aşk sözcüklerinin kekremsi burukluğu dilimde pas gibi kalırken, söylenmemiş sözcükler boğazımda düğüm düğüm kalıyordu… Ruhumun ayak izleri yürürken kehribar köprüde, acılarım hüzünlerimin üzerinde horon tepiyordu… Seni Kurşun gibi yüreğimde taşırken ben, cerrahın neşteri ucundaki ayrılığı yaşatıyordun…
Etraf puslu, gökyüzü içim kadar gri, soluk sokak lambaları altında kaybolan benliğimi arıyorum… Ruhum ruhunla başka mekânlara göçe hazırlanıyor… akşamın kızıl ufukları dağlarda asılı dururken, sebebini bilmediğim gözyaşlarımda boğuluyordum…
Kahrı zindan içinde geçerken zaman… Saçlarım gümüşe dönüp, yüzümde derin çizgiler oluşsa bile sana sormadan, kimseler bilmeden, seni seveceğim…
Sen benim kuzey yıldızım… Değişmeyen kıblem… Katran karası gecelerde fersiz ışığımsın…
Karanlığın rengi beyaz diyorlar, umudu olanlar… Ben hangi yanındayım yüreğinin…
..
07.04.2010
Burada eskiden sular vardı
Her sabah sesleriyle uyanırdım
Bir gece ansızın
Gittiler
..
Siyah rengin beyaz renkle sarmaş dolaş karışımı
Ne doğuş ne batış, güneşin bulutlarla yarışımı
Yağmur, kar, dolu gibi değil gözyaşı var dolu dolu
Ve öyle bir gri renk var ki giden gelmez yolu...
..
Dağların ardında yavaş yavaş
Kızardı ufuklar
Uğuşturdu mahmur gözlerini
Gri bulutlar
Dört bir yana uzandı
Kovdu karanlıkları
Nur taşıyan
..
Aslanların ağladığı şehirde
denizler gözyaşlarıyla doludur,
tuzlu, ıslak ve gri.
Kalplerimiz o kadar kuru ki,
Sahra çölü bile amazon kalır.
Melek alfabesini okuyamadığımız için
dillerimiz hep satılık hatta,
..
Adı konmaz, sonu gelmez dakikalara sığdı ömrüm,
Hastane kokulu, sirk tadında, en sevimsiz akorların soluğunda, aksak ritimlerle yoğurdu beni kader dedikleri,
Bir vahanın çadırındaki kanun nağmelerinde buldum kanımı,
Beynimi kusup kendi ellerimle boyadım bu tuali,
Benim hayatım gri…
Tavuklardan korkup eve dönerek okula başladığımı söylerler okula,
..
Kırmızı beyaza koşarken
Aşk pembeye koşar.
Koşarken yorulur
Griye solar.
Gri küser,
Siyah beyaz bir fotoğraf çizer.
Her aşk
..
Hani sallandığımız salıncaklar
Yuvarlandığımız çiçekli tepe
Kurulmuş üzerlerine şantiye
Yavaşça yok oluyorsun Yarımca.
Hani oynadığımız hür sokaklar
Koşturduğumuz top sahaları
..
Denize bakarken
Denize akarım ben
Mavi dedin mi
Yeşile çalarım ben
Gri oluverir
Coşar çoşar da,
Deniz olurum ben,
..
Yaşayıp gidiyoruz işte/ iki arada bir derede
Gri bir gök yüzü altında ve yıldızlara hasret.
Çoğalıp duruyoruz / her dokuz ayda
Sayımız artarak / içimiz tükenerek.
Cehennemi çiziyoruz hep / kanatıyoruz şeytan’ı
Kurumuş elma ağacının altında birbirimizi yiyerek
..
Hayret hiç düşünmemişti
Dikkatini bile çekmemişti
Onaltının üç heceden oluştuğu
On al tı
Ayaklarının ucunda son bir gayretle
Kaykıldı;
Bakabildiğince baktı dışarı
..
Umutlarımdı kaybolan.
Kirlenmiş gökyüzünün,
Gri bulutlarında…
Ve dağlarda söylediğim şarkılar,
Aslında bir ağıttı yalnızlığıma.
..
kucuk bir kasabada
guzel bir pazar sabahi..
bisiklete binen tombul hatunlar
yuruyus yapan emekliler
sessiz sakin bir deniz
keyif yapan martilar
..
Kınından çıkınca aşk kanatır ruhu
Keskin vedaların izi kalır sadece
Ve bazen yer yurt meselesidir aşk
Bu yüzden evsizlik başkadır şehirlerde
Diliyle ıslak küfürler savurur tüm şiirler
Bir işkencenin alınyazısı misali
..
sararmış yapraklarla,
örtülmüş sokaklarda
hüznün duman rengi,
her yanı gri mi gri,
boz bulanık bir kül gibi
sensizlikle kaplardı..
ağırmı ağır yalnızlığımın,
..
Önce meraktı
Sonra bir çağrı
Ne yaşandıysa
Yaşandı
Hasreti de aştı
Şimdi
Gri damarlı bir
..
“Sensiz yaşayamam” dediğim günde yalnız kalmıştım, o günden hatırımda kalan,uçurummuş gibi kendini omuzlardan aşağı bırakan uzun sarı saçlar, ya da yay gibi kaşlarının altında dört etrafı karayla çevrilmiş bir çift mavi göz de değil;
Işıltısını kaybetmiş pasaklı güneşin,ürkmüş bir kedi yavrusu gibi siyaha çalan gri bulutlara sığınması, öfkesinden çılgına dönen denizin kabarıp öfkesini sahile kusması,isyanları anne şefkatiyle kucaklayan ıslak kaldırımlar ve havadaki geniz yakan keskin kan kokusu.
Sahibi meçhul kartallara yem oldu o gün dudaklarımdan uçan güvercinler,ilk defa yapa yalnızdım zihnimin mahşer yerinde,yalın ayak yürüdüm kalp kırıklarımın üzerinde eski bir şarkının son dizelerinde çırpınarak sıla bildiğim yerde gurbete gark olup jilet kesiği acılarda boğulurken çilingir sofrasında özlemleri yudumladım, daha parçalarıma hakim olamıyorken
küçücük yüreğimin ardından sürüklendim oradan oraya,kalmak gelmedi içimden bu yüzden
tek bir sigarayı yaşamaya tercih ettiğim,ama bir türlü kopamadığım bu yerde.
..
Duygularım ağlıyor gökyüzündeki gri bulutlar gibi…
Karadeniz’in üzerini kaplamışlar, güneş nerede saklanmış?
Benim ruhum acıyor…
Deniz beyaz köpükler çıkararak çırpınıyor…
..