GRİ ŞİİRLERİ

GRİ ŞİİRLERİ

Özgür Havuz

Yaşam dışı bir gerçeğin ortasında kendimi ararken anladım,
Bu gri yalnızlığın bana neden bu kadar bağlı olduğunu…
Aslında herkes içinde ki bilinmeyen yalnızlığın,
Kendine yabancı olduğunu düşünür,
Oysa ben yalnızlığımın,
Bana bir beden fazla gelen aşktan sonra sahip olabildiğim en iyi şey olduğunu karar vermiştim,
Hiçbir anlam veremeyip gidişlerini izlediğim sevdiklerimin ardından…
..

Devamını Oku
Çağrı Yiğit

Güneşin doğduğu yerde
Düşsel bir mezarlık vardı,
İçinde sayısız ruh barındıran.
Akrebin sokacı saplandı saatin sırtına
Sırtlanların saldırı vaktiydi tam,
Filozoflar, var olup olmadıklarını tartışırken,
Adaletin düş olduğu kanıtlanmıştı çoktan.
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

DNA kopyalamış, enzim elde etmişler,
Kendi bedenlerinde bunları denemişler…

Ruhları zaten Rab’den, eksiklikleri beden,
Amaçları bir giysi, et, kemik ve genlerden…

Bunlar gri uzaylılar ki kopyalanacaklar,
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Bizle içli dışlılar fakat bizden değiller,
Rabler ortak da olsa bizi düzeltmediler…

Saptık yanlışlıklara hiç de uyarmadılar,
Aldandık batıl yola Hakk’a çağırmadılar…

Darıldım dostlarıma gri dost uzaylılara,
..

Devamını Oku
Hacer Esma Yüksel

Belki bir kaçıştı anlık zamandan
Belki bir iklimin yitik gölgesi
Karanlık suların en derininde
Farklı bir tınıda bir gayda sesi
Sevdalar, sevdalar ve vedalar
Ritminde batıktan göğe yükseliş
Tek durak ufukta gri bir nokta
..

Devamını Oku
Çiğdem Selçuk

şakaklarıma düşen aklar bile acımıyor gençliğime
yaşadıklarımın mührü yüzümdeki çizgiler
sezgilerimle sevgilerim çatışıyor adeta
ne çok pembe ne çok gri şimdi yüreğimin rengi
gözlerimin karası vurmuş ömrüme
kara gözlü.. kara bahtlı...
kara kara yaşamlar olmuş yarınlarım
..

Devamını Oku
Münzevî Muhayyelât

şölendir aslen
boğazımıza duran
bu gri akşam kuşları

bunca yalnız taamı
sindirmeye ne ruh
ne mide muktedir..
..

Devamını Oku
Ömer Dalman

Gençkenki kokuşmuşluk düşkünlüğümün
günüme ara ara da olsa yansımasından olsa gerek;
bu sabahki ölümcül
tibetsel ve de rahipsel koşumdan sonra
yine cıvık şekilde terlemiştim ki
artık üzerimde duş alacak hal bile kalmamıştı.

..

Devamını Oku
Nahit Can Aydın

Sandığın kadar, yanıltgan,
Anladığın kadar yetersiz,
Nesne mi şu gördüğün gölge?
Gölgenin en kara yerinde,
Alay, alay bir serinleme...

Bir bakmışsın ki sabah olur,
..

Devamını Oku
Osman Demircan

Hep şunu merak ederdim. Bir yazar, bir ressam, bir şair, bir ses sanatçısı bir araya gelse bir konu hakkında konuşsa ne olur acaba diye. Bugün NTV'de bir programa Elif Şafak ile Teoman katılmıştı ve Türkiye meseleleri hakkında düşünce beyan ediyorlardı. Türkiye tablosu yarım kalmış bir tablo gibidir. Bu yüzden herkes eline fırçasını almış, tuvalin sağını solunu boyayıp fırçalamakta. Her görüş kendi rengini tabloya daha çok katmak istemekte. Beyaz Türkler beyaz gül ağırlıklı, gri Türkler daha çok metal ağırlıklı, zenci Türkler ise daha çok siyah ağırlıklı bir tablo çizmekte. Anlayacağınız rengarenk bir tablo ortaya çıkacağına daha çok belli bir rengin yoğunluğu ortaya çıkmakta. Türkler renk savaşı vermekte.
Ses sanatçısı Teoman o kadar güzel tespitler yaptı ki şaşırdım kaldım. Dedi ki birini ikna etmek için mertliğin ve dürüstlüğün yetmediğini gördüm. Ben de karşımdakini ikna etmek için işi şakaya vurdum. Örneğin karşıdaki kişiye bir şey anlatmak istediğimde daha çok espri yollu anlatıyorum dedi. Böylelikle ikimiz de gerilmiyoruz. Evet Türkiye espri gücünü yitirdi. Nasrettin Hoca yetiştiren Türkiye daha çok asık suratlı, buna rağmen aynaya bakınca güleç bir yüz gören insanlar yetiştirdi. Bir de Teoman konuşurken bana hep uçurumları gösterdi. Uçurum karşısında insan acizdir ama kalkıp dağlarla boy ölçüşür. Türkiye’de önüne o kadar çok kırmızı halı serilmiş insan var ki bunların başkalarının uçurumundan haberdar olduklarını hiç sanmıyorum. Örneğin Türk milleti uçurum çiçeği gibi yaşarken, kendini kelebek sanan elit kesim bağlarda, bahçelerde güllerle hemhal etmekte. Elif Şafak çok hanım bir bayan. Saçlarını sümbül gibi dökmekte ve bir kelebek gibi gülmekte. Tespitlerine gelince ne şiş yansın ne kebap misali… Olaylara yaklaşımı daha çok bir kebapçı gibi. Sanki iflas etmekten korkan bir esnaf gibi itidalli konuşuyor. Oysa şunu hiç unutmuyorum. Tuna Kiremitçi bir yazısında hep yaramaz çocuklar sorunlu görünür ama dünyada bütün sorunları da yaramaz çocuklar çözer demişti. Çok dahice bir tespit…Elif Şafak daha çok sınıfın uslu ve çalışkan bir kızı gibi. Teoman’ın saçı dağınıkken Elif Şafak’ın saçları sümbül gibi. Bir ara şair ve yazar Ataol Behramoğlu’nun bir konuşmasına rastladım. Kendisini bir kelebek gibi güzel sayıyor. Ama bir kelebek çiçek olmasa bir hiçtir. Marksiz ve Leninist olduğunu söyledi. Ne büyük özgürlük. Acaba Marksiz olmak bir insan için yeterli miydi? Bir şairin bir şairi anlamaması ne yazık. Vladimir Vladimiroviç Mayakovski’yi iyi anlamasını beklerdim kendisinden. Ressam Bedri Baykam ise nasyonal sosyalist gibi konuştu bir programda. Türkiye’de solun yeniden yapılandırılmasına inandım Ressam Bedri Baykam’ın konuşmasından sonra. İnsanları fırçalayan bir sol istemiyorum şahsen. Şair İsmet Özel bir programda şairliğe has sivri dilini kullandı. Kendisine hiç katılmadığımı belirtmek isterim. Eğer Aleviler olmasaydı Türk Halk edebiyatından söz etmek mümkün olmayacaktı. Türkiye’de en özgün edebiyat da Türk Halk edebiyatıdır bu arada. Teoman’la karşılıklı oturup bir çay içmek isterdim. Kadın yazarlardan da Nuray Mert ile tanışmak çok isterdim. Ama bu mümkün değil. Olsun onların yaşıyor olması bile benim için bir mutluluktur.
..

Devamını Oku
Yavuz Bayram Çalışkan

Gökyüzüm Gri

Gri, tozlu bulutlar kaplar gökyüzümü,
Soldurulmuş mavilerim nerde hani?
Rengârenk umutlarım, pembe hayallerim,
Tuale çizdiğim resmin nerede şimdi?
Şırıl şırıl akansularım, şelalelerim nerede?
..

Devamını Oku
Mehmet Özcan Yasdıbaş

ANKARAŞK

Biliyorum o günleri;
Mutluluğun güneş gibi doğduğu,
Hüznün kara dağların ardında
Bilinmeyenlerde kaldığını.
Çisil çisil yağmur altında,
..

Devamını Oku
Ahmet Yozgat

1/:
Sabah olunca
Fırçamı elime alınca
Karşımda sıra olur boyalarım
Daldırıp bir buna fırçamın samurunu
Bandırıp ucunu bir öbürüne
Çevremdeki gri olan her nesneyi boyalarım
..

Devamını Oku
Adem Dualı

Hadi tutuştur,
bulutlara gözyaşlarımı.
içime sindir körpe ruhumu
ürkeğim,kırılganım
renk kat düş'lerime
gri tonunda,
mavimsi bir siyah..
..

Devamını Oku
Hüseyin Tanrıkulu

Anıları gri battaniyelere sarıp götürdü nakliyeciler,
Kokunda gitti evden şimdi.
Yüzümdeki bu keder, bu boş duvarlar izdüşümüdür yalnızlığımın.
Şiiri bile fazla bir aşka, roman yazmanın mükafatıdır şimdi yüzümü alkolle yıkadığım sabahlar.
Aklımda bir kamyon kasası ve birkaç puslu anı var şimdi
Mazimi şarapla yıkıyorum…

..

Devamını Oku
Aynur Baydar

Bir zerre beyaz
Haykırmış kara dünyaya
İnadım inat
Tutunacağım sana, bırakmayacağım
Umutlarımdan caymayacağım
Bin kalleşe bakıp
Bir insandan, kaçmayacağım
..

Devamını Oku
Ömer Piri

Sevgili..
Uğruna! , Mevcudatta ne varsa yak içimi,Yak ki..
En masum tebessümünle dolsun yüreğim..
Gri gölgelerin tılsımında sana dair bir ben çıkmaz ama,
Kirli sakallı bir maziden,yokluğunun en hazan asrına,
Bir kaç hıçkırıklı sükutumla,sen diye arındır beni...
Çöz artık gözlerinin deryasını üzerimden
..

Devamını Oku
Vahdet Mehmet Güneş

seher vakti güney bulutlarında geldi
gülbahçemi yıldız çiçeklerini yıkayan yağmur
terasın camekanı cam yeşili
divanın örtüsü papatya deseni
dinliyorum çizgili damlaları
bir çevrim gri bulutlarla su döngüsü
okyanuslarda kopan fırtına
..

Devamını Oku
Yusuf Kaya

Tozdan ve kirden önce
Güzellikler vardı bu şehirde
O zamanlar ıslık çalardım yollarda yürürken
Geceleri, yıldızları sayardım
Bir efkarlı türkü dolardım dilime
Gözlerimde, gözlerinin hayali
Ufuklara dolardım
..

Devamını Oku
Sinan Karakaş

Uyu yavrum büyüyesin,........................Razi gedı mı mezın bi,
Büyüyüp de yürüyesin,.........................Hem mezın bi hem rıvi bi,
Az ağlayıp çok gülesin,........................Kım bı gri, zaf bı keni,

Uyu uyu, uyu uyu, uyu bebek vay,.......Razi razi, razi razi, razi gede hay,


..

Devamını Oku