Gözünüz Aydın Şiiri - Aydın Aktay

Aydın Aktay
85

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Gözünüz Aydın

Günün eşsiz güzelliğini hissetmeye çalıştığım ve yine beceremediğim yeni bir an…. Bunun ceremesini fazlasıyla çektim hayattan. Bu enstantane hayatımda hiç eksik olmadı. Hayatımda eksik olmayan pek çok şeyin yanında bunu anmam dahi çok tuhaf….
Ramazan Bayramının ilk gününün ilk ışıklarıyla birlikte dünyaya gelen birisi hakkında üretilecek ilk spekülasyon, onun özel biri olduğu ile ilgili olabilirdi. Nitekim böyle olmuştu. Fakat kısa sürecek bir sevinç nöbetinden sonra aileme durumun böyle olmadığını kabul ettirecek çeşitli numaralar yapmış olmalıyım ki yakamı bırakmışlardı. Fakat Aydın ismi bu boş sevinç nöbetinin yarattığı arbededen kalma üzerimde bir ömür boyu taşıyacağım bir yara izi gibi durmuştu.
Geçen birkaç yıl içinde bırakın benim özel biri olduğumu, hastalıklı yürüyemeyen, başa bela olacak bir çocuk olduğumu hatta ölmeme gerektiğini beyan eden güçlü bir kamuoyum oluşmuştu bile...
Sonraları duruma müdahil becerikli bir doktorun gözetiminde bu badireler atlatılmıştı.
Böylece unutulup kendisinden hiçbir şey beklenmeyen biri olma fırsatım da kaçmıştı elimden. Yaşıyorsak bunun bir anlamı olmalıydı, ve süreç başladı…
Maslow’un meşhur ihtiyaçlar hiyerarşisinde temel ihtiyaçlardan sonra giderilir dediği “kendini gerçekleştirme” aşaması Türkiye’de azıcık psikoloji eğitimi almış ve karnını tok hisseden her vatandaşı şair, sanatçı futbolcu olmaya zorlamıştır. Dünyada da durum böyle midir? Bilinmez. Ama, bu durum Türkiye’de neden herkesin şair olduğunu açıklıyor. Bana gelince, ben de bu konuda pek masum sayılmam doğrusu…
Modern zamanların acımasız, rekabetçi düşüncesi ve bu zamana özgü felsefelerin, ideolojilerin çoğu, ya bireyi ya da bir sınıfı “bir şey olmak” ya da “bir şeyleri gerçekleştirmeye” zorluyor herkes her şeyin peşinde, herkes bir şey olmak ya da gerçekleştirmek peşinde. Bense tersini seviyorum. En zorunu “bir şey olmamak” ve “hiçbirşey yapmamak” istiyorum. Tıpkı masallardaki aylak gibi.
“kral olmak isteyen birisine aylak “niçin” sorularını peşpeşe sorunca en sonunda “hiç” cevabını alır.
-“Bu kadar şeye bir hiç olmak için mi katlanacaksın, ben zaten bir hiçim.” Der

Hayatı geriye doğru bir okumayla yorumladığında herkesin aslında başkasını yaşadığını göreceğini düşünüyorum. Bitimsiz, nihayetsiz, sonsuz bir yarının olmayacağını bile bile gösterilen insan üstü çabaları, verilen kavgaları, çekilen cefaları anlamsız buluyorum, ve “bu oyunda ben yokum” diyorum…
Bunları söylemekle Sartre’ın “insanın özünü bulup varolmasıyla ilgili sorunsalını exıstansiyalizm bağlamında tartışacak değilim.” Ve de onun varoluşu bireylere bir cennet gibi öneren ve benim kurguladığım mantığa ters düşecek düşüncesini de onaylayacak değilim. Amacım, “insanı, gönlünün sesini duyabilecek kadar sükuna ermiş bir hale çağırmaktır.Hesapsız, pazarlıksız, karşılıksız, yaşatan bir gönle…”
Hyatı geriye doğru okuyup yorumlamakla onu tekrar başlatıp yaşatmak niyetinde değilim, gücünde de…

Sopokhles’in dediği gibi:

-“Kesin artık Daha fazla yakınıp durmayın; çünkü olagelen, her tarafta tamamlanmak kararında ısrarlıdır. Şimdi, olup biten her şey olup bitmiştir.”

Fakat, şimdiki zaman için sarfedilen bu cümleler gelecek için bize bir şey vaat etmiyor. O zaman geleceğin önü aydınlık. Niçin ve nasıl mı? Hayatı okumaya devam, geriye doğru….

Aydın Aktay
Kayıt Tarihi : 11.8.2006 13:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Aydın Aktay