Sözlerin derin, yankılanır içimde,
Her harfin bir ateş, yanar derimde.
Kırık bir saat var ruhumun köşesinde,
Sen geldin, akrep yelkovanı geçmeyi bekledi.
Gülüşünle açar solmuş dallarım,
Aklımda bir kırlangıç, kanatlarında anılarım.
Sen ki yağmur sonrası toprak kokusu,
Gölgemde saklı bir şarkının unutulan uykusu.
Gökyüzü mavi mi, yoksa senin gözlerin mi?
Ay ışığı beyaz mı, yoksa teninin izi mi?
Bir fincan çay soğur pencerede,
Kim bilir, kaç kere içimde susturdum seni.
Aşkın yeli savurur duygularımı,
Bir kibrit çakarım, yakar yollarını.
Sana varmak mı dersen, belki bir uçurum,
Ama her düşüşte bulurum yine adını.
Bir adımdan geride, bir nefese yakın,
Sözcüklerin içime gömülen bir eski şarap tadı.
Kelimeler kifayetsiz, hisler kördüğüm,
Dünya artık eskisi gibi değil, sen geldin iki gözüm.
Dokunduğun her yerde, gizli bir nota vardır;
Dudaklarında dilsiz bir alfabe saklıdır.
Sen geldin, dünya ışıkla örülüdür,
Ve ben artık, kim olduğumu hatırlamamayı severim.
Kayıt Tarihi : 24.1.2025 00:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!