Gözde Hatiboğlu Şiirleri - Şair Gözde Ha ...

Gözde Hatiboğlu

Çözüm sandığın çocuksu kaçışlardan
Kıymet bilmeyip, hoyrat davrandığından
Suskunluğa alışıyor yüreğim, savunmalarından
Sözüm ona öfkeliydim, değiştin utandım sevgili

Her kavgayla yıprandık, toparlandık

Devamını Oku
Gözde Hatiboğlu

Yaktım bütün gemilerimi..
Sığındığın tüm limanları da yüreğimdeki..
Dağıttım bende kalan herşeyi..
Katar katar gidiyor şimdi aşk yeminleri..
Bunca yaşantı sığıyormuş meğer sade bir kutuya,
Kapattım üstünü, yükümü bıraktım..

Devamını Oku
Gözde Hatiboğlu

Umut bir atımlık kaldı, gitmeye yüz tuttu bahar
Dünleri saydım, takvimden düştükçe yapraklar
Mevsimler değişmiş, üstüne yeni bir yıl eklenmiş
Gün ağarırken göze takılıyor hüzünlü martılar
Aşk arıyorum kaldırımlarda, sana dair yaşantılar
Sen seç artık, ötesi boşluk ve kayba çıkar

Devamını Oku
Gözde Hatiboğlu

Nasıl durdurmalı yürek yangınını.
Sakinleştirmek ve kuşkulardan arındırmak zor zihni.
Kavga başladı mı içinde durmuyor fırtına.
Dingin değil gece.
Savururken rüzgar ekimin düşen yapraklarını, düşüyor içimden sana dair bir cümle.
Tutunmuyor aşk, tutunamıyor sağlam bir şeylere.

Devamını Oku
Gözde Hatiboğlu

Hani bir şehir vardı içimde
Yakılmış, yıkılmış, senden sonra dağılmış

Hani bir aşk vardı o şehirde
Yalansız, takıntısız, senden sonra yalnız

Devamını Oku
Gözde Hatiboğlu

Kırık düşlerim..
Ölüm gibi sensizlik,
Soğudu ellerim, sonra bedenim..
Değmesin diye koruduğum aşk yeminim,
Yalan sözden uzak da
Doğru söze tuzak oldu yüreğim..

Devamını Oku
Gözde Hatiboğlu

Geceyi bitirişlerim eskisi gibi
Güne başlayışlarım sanki değişti
Demiştim ya sana hani
Gün gelecek tükenecek içimdeki
Zaman inandıklarımızla bahse tutacak bizi
Besle beni de acıların yükünü al

Devamını Oku
Gözde Hatiboğlu

Ben sana sürgünüm sevgilim
Üstelik gönüllü bir sürgünlükte yüreğim
Boş lafların ve yalnızlığın kalesi olmuş kalplerin
Yüzündeki gülümsemeyi gün sonu çıkaran gölgelerin
Zincirlerin soyut haline bağlanmışlığın
Bir zamanların destansı hikayeleri olmuş kahramanların

Devamını Oku
Gözde Hatiboğlu

Yapraklar turuncuya çalıyor gezdiğim sokaklarda. Rüzgara direnecek, savrulmayacak zamanları çoktan geride bıraktılar. Üstüne üstlük yağmurda eklenince iyiden iyiye basılası oldular yollarda. Üşüyor ağaçlar. Geceler biraz sakin ama sıcak değil artık. Üstümde hırkam, kollarımı yalnızlığa dolayıp, başım önde Arnavut kaldırımlı taşlara topuğum girmesin diye dikkatle yürürken sesini dinliyorum yitik bir İstanbul semtinin. Köşe başları sanki yol tutmuş, seni bekliyor. Birini görüyorum sonra eski bir akşama dokunuyor. Sahi sızılar geçer miydi. Dudak arası gülümsemem görünüyor vitrinin aynasında.

Yanımdakilerin varlığına iştirak edemeden yürüyorum şimdi gece yarısına az kala. Dönüp durduğum yerlerde senli cümleleri fark ediyorum sadece. Aslında zihnimin tümden sen oluşunu gizlemek kolay, istemiyorum. Gerçeğin içinde bir düş gezgini gibiyim. Burnuma bir su kokusu çekiyorum, eskilerden. Hani havuzların doluşuna eşlik eden sesle birlikte bir koku yayılırya havaya biraz klorlu, biraz iyotumsu. Geriletiyor bu koku aşkı ruhun eşini aramak olarak öğrendiğim zamanlara. O gün bugündür derviş misali yollarda olan bedenim seni buldu ve durdu.

İşte yaprakların yeni bir bahara kadar toprağa döndüğü bu mevsim ben de kendimi dinlemek için içime döndüm. Ne gerçeğim ya da neydi hayal dediklerim. Kolu içine kaçmış bir gömlek gibi tutunacak ve dışarıya çıkaracak birine kadar kaçağım dünyadan. Kim deme, sahibine yazdığım yazıların sahibisin işte. Bir kış uykusu benimki belki de. Şöyle serin bir kuytuda, başıma yorganımı çekmiş, daldığım heyecanlı rüyaların tadıyla ağzımın biraz suyu akmış huzurlu uykudayım. Elimde aşkın bir kereliğini doğrulayan yarısına vardığım kitabım, düştü düşecek. Rüyama dışardan gelen hüzünlü şarkılar eşliğinde terk edilmiş iç dünyamdayım. Rüyam ne gerçeğim ne terazimin kantarı bozulmuş, karışmış. Kahraman diye seçtiğim sensin düş bahçemde yine.

Devamını Oku
Gözde Hatiboğlu

Anlamsız sokakları şehrin sen yoksan hayatımda.
Baktığım vitrinin camı, içtiğim kahvenin tadı, yürüdüğüm yolların adı yok.
Sukut görünüyor dışardan belki, ağlamaklı içim yokluğunda.
Güneşin parıldayan haline, akşam üstünün seyrine dalsam da sensin zihnimde.
Öyle yer etmişsin, öyle işlemişsin ki benliğime yokum ben sensizliğimde.
Bu şehir, semtleriyle bize dair günleri anımsatıyor her seferinde.

Devamını Oku