Duvarlar eğilmiş sabaha,
bir kahve fincanı düşüyor yere,
ama yere değil, göğe.
Parmak uçlarımda bir nefes asılı,
rüzgârın cebinde unutulmuş bir saat.
Sokak adını fısıldıyor,
ama sokak değil,
bir gölgenin içindeki düş kırıkları.
Ay yürüyüşünü unutmuş,
yıldızlar bir kapının ardında saklanıyor.
Bir el, bir bakış, bir suskunluk
ve ben bir köprüde tek başımayım;
su, ayaklarımın altından geçiyor,
ama su değil,
düşüncenin terleyen çizgisi.
Zaman yanımda yürümeyi unuttu,
bir kelime düşüyor dizime,
anlamı yok,
ama ellerim onu buluyor
ve her bulduğumda biraz daha kayboluyorum.
Bir kapı açılıyor, ama kapı değil;
içinde yokluk ve renkler,
içinde ses ve sessizlik,
içinde kendimi tanımadığım bir ben.
Ve çantam hâlâ dolu geceyle,
ama gece de boş;
her adım bir çığlık,
her durak bir bilinç akışı,
her nefes,
hiçbir yere varmamış bir yolculuk.
Kayıt Tarihi : 10.11.2025 20:00:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!