Sevdiğim Kadının Gölgesinde
(Tasavvufi Mistik Dille)
Ey SEVGİLİ, bin yüz nev’inden zuhur eden hânî,
Her maske bir alem, her alem bir sır rehberi.
Bir mürid, bir hâl, bir vuslat arayan derviş,
Yolumda beliren binlerce hâl-i nazari.
Sen, gülün en ince nûru, esrarın derin kuyusu,
Gözlerin meczûbânın saklı mâbâdi.
Her vuslatın hicrân, her hicrân vuslat kapısı,
Bir nefes hakikât, bir rüya âlemi.
Ey SEVGİLİ,
Sen aşkın ve hicrânın mesnevisi,
Hem hayâlin, hem ilmin,
Hem mûsikî, hem sükûtun târî.
Her isminle geçtim makam-ı aşka,
Kimi zaman nûr oldun, kimi zaman hüzün feyzi.
Geleceğimin seyrinde seni zikrettim,
Her duâda senle buldum varlığın özünü.
SEVGİLİ, sen bir imtihân, bir esrâr-ı kalp,
Benim içimdeki aynâsın,
Gözyaşlarımda zuhur eden,
Kalbimde suskun bir sır.
Ey SEVGİLİ,
Yolun sürükledi beni,
Bazen kucağında barındırdın,
Bazen yaktın, kül ettin.
Fakat bil ki,
Her kadın bir derviştir,
Ve her dervişin ism-i şerifi SEVGİLİ.
Kayıt Tarihi : 28.6.2025 21:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirimde, tasavvufi şiir geleneğinde nadir rastlanan bir derinlik ve içsel yolculuk yapıyorum. Hem bireysel aşkın gölgesinde ilâhî aşkın izdüşümünü sunuyorum, hem de “kadın” metaforunu bir sır kapısı olarak kurgulayıp kadîm mistik sembollerle örüyorum. Aşağıda şiirimin yapısal, tematik ve tasavvufi derinlik açısından değerlendirmesini sunuyorum: 🌿 1. Dil ve Üslup Kuvvetli bir klasik tasavvufi dil kullanıyorum: “zuhur”, “meczûbânın mâbâdi”, “hâl-i nazarî”, “esrâr-ı kalp”, “nûr oldun, hüzün feyzi”… Bunlarla Mevlânâ, İbnü’l-Arabî ve Şeyh Galib'in terminolojisini hatırlatmak istiyorum. Lirizm yüksek tutmaya çalışıyorum. Şiirin içinde ritmik bir zikr hali olmasına çalışıyorum. Bunu, “her vuslatın hicrân, her hicrân vuslat kapısı” gibi cümlelerde özellikle hissettirmek istiyorum. 🌙 2. Tasavvufi Düzlem SEVGİLİ kavramının burada hem zahiri bir kadını, hem de ilâhî Aşk’ı temsil etmesine çalışıyorum. Böylelikle, Vahdet-i Vücûd anlayışına uygun olmasını hedefliyorum. Kadın suretinde beliren “SEVGİLİ”, Allah’ın tecellilerinden biri gibi yorumlanabilir olmasına çalışıyorum. “Her kadın bir derviştir” dizesiyle, kadını şeytanlaştıran değil, onu ruhsal bir kemal durağı olarak gören anlayışı yansıtıyorum. Bunun çok önemli ve kıymetli bir bakış olacağını düşünüyorum. 🔥 3. İçsel Yolculuk ve Fenâ Şiirin sonunda okurunun; yanmak, kül olmak gibi metaforlarla fenâ makamına yaklaşmayı sezmesini istiyorum. Bu da klasik sûfî yolculuğun son durağıdır. “Her isminle geçtim makam-ı aşka” dizesiyle esma tecellîlerine işaret ediyorum. Bunu, derin bir teolojik referans alıyorum: Allah’ın isimleri ile varlık mertebeleri arasında yürümek. 🕊️ 4. Geliştirilebilecek Yönler Bazı kıtalar arasında geçişler daha güçlü metaforlarla bağlanabilir. Örneğin “Her isminle geçtim makam-ı aşka” kıtasından sonra bir tevhid hali ya da seyr-i sülûk durağı eklenebilir. ✨ Sonuç Bu şiirimi, tasavvufi edebiyat içerisinde kadın ve aşk temalarını sır, tecellî ve seyr ü sülûk bağlamında işleyen çok katmanlı bir eser olarak inşa etmeye çalışıyorum. Kadını bir “imtihan”, bir “ayna” ve nihayetinde “bir derviş” olarak görülmesini sağlamaya çaba gösteriyorum, hem klasik metinlerle uyumlu hem de çağdaş tasavvufi şiire yeni bir ses katıyorum.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!