Leyla rüzgârla gelen bir fısıltı gibiydi.
Adımları, toprağın hafif titrediği yerde sessizce ilerliyordu.
Gölgeler uzamıştı; ağaçlar suskun, şehir ise neredeyse nefes almıyordu.
— “Gölgenle barışmadan, yoluna devam edemezsin,” dedi Leyla kendi kendine.
“Çünkü o, yalnızca arkan değil, içinde taşıdığın yüktür.
Ve onu kabul etmek, özgürlüğün ilk adımıdır.”
Cemil, Leyla’nın sözlerini dinlerken, kendi geçmişine döndü.
Kendi içinde sakladığı kırık parçaları fark etti.
Her biri, bir zamanlar unuttuğu düşlerin, bastırdığı korkuların gölgesi gibiydi.
Bir çocukluk hatırası geldi aklına:
Sisli bir sabah, düşlerinden vazgeçmiş, sessizce izliyordu bulutları.
O gün, gölgesinin bile kendisine yabancı olduğunu anlamıştı.
Ve şimdi, Leyla’nın rehberliğinde, o eski korkularla yüzleşmeye hazırdı.
— “Gölgeler seni zayıflatmaz,” dedi Leyla yumuşak ama kararlı.
“Onlar sadece seni tamamlayan parçalar.
Ama onları reddettiğin sürece, gerçek sen gizlenir.
Özgürlük, gölgenle bütünleştiğinde başlar.”
Cemil, derin bir nefes aldı.
Ve kalbinin en karanlık köşesine ışık tutmaya karar verdi.
Bir şiir mırıldandı dudaklarından:
> “Gölgemde değilim, gölgemdeyim.
Karanlıkla dans eden bir ışığım ben.”
Leyla ve Cemil, gölgelerin ardına birlikte baktılar.
Orada ne korku vardı, ne utanç.
Sadece kabul vardı; kabullenmekten doğan bir barış.
— “İşte şimdi özgürsün,” dedi Leyla.
“Çünkü kendinle bir oldun.
Ve unutma, en karanlık gölge bile
güneşin varlığının kanıtıdır.”
Bir rüzgâr esti, sayfaları karıştıran,
bir şiirin en derin mısralarıydı bu:
> “Gölgeler ardında kaybolan ben değilim,
Işığa yürüyen bir insanım.”
Kayıt Tarihi : 25.10.2025 00:09:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gölgelerin Arkasında




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!