Ne de yakışmış sana ak bezli hayat örtüsü
Belini de tam kavramış kırmızının hazin öyküsü
Gözlerinde geleceğin kozaya sıkıştırılmış gürültüsü
İnanmamıştı kalp ocağım, ikna et-ti onu akıl küpüm
Say ki bir nefesliğim
Gör ki budur benliğim
Uğruna geçmişliğim
Sonunda geleceğim
Yakınsa o gelecek
Güneş sıkılmamıştı kendini her an göstermekten
Ve ay vazgeçmemişti güneşin peşinden gitmekten
Ve çocuk sahibi oldular bu yıldızlar bir zaman
‘Gün’ koydular adını, vazgeçmediler onu sevmekten
Milyonlar sene geçti aradan, Gün büyüdü
Solgun gecelerimde üşüyordum
Sahi, her günüm mü solgun geçiyordu
Yalın ayakla kalplerde düşüyordum
Ben hep sonunda seni düşünüyordum
Günlerden bir gün kalemim ağladı
Yürek bir kaşık suda
Sonsuzda boğulmakta
Hal kalır mı kalkmaya
Susar deli bu gönül
Ateş tutuşmuş suya
Sonların sonsuzluk anları yaşanır içimde
Güneşin buz yakan yanı hissedilir hislerimde
Mutsuzluğun mutluluk noktaları eksik kalır eksikliğimde
Dönüşün çatısı, batışın dönüşünde hissedilir hissin en sonsuz buz eksikliğinde
Düşüncelerimin diyarında kalır düşüncesiz düşler
Bir aynadır duvarım rengi kara
Gören gözler derinliklere saklanır korkudan
Hisseden kalpler pıhtılaştırır kanlarını damarlara
Eski vitrinlerde raflardaki inciymişsin meğer
İncinmiş yüreklerin burkulduğu demir sahanlarına nazaran
Solmamış intikamınla buluştuğun eski loşluklarda
Şanın anısına hakkınla iliştiklerin ve erittiklerin neredeler
Hesapsız demindeyim
Vuslatsızdı bu zemin
Engelsiz engeldeyim
Aşılamaz bu kin!
Sürgün hayallerimi gezdirdim diyarında
Heyecan bastı damlalarıma
Hıçkırarak susmak doldu bağrıma
Her nefes sen, her sen bir nefes
Gözlerimi yolladım yalın ayak uğruna




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!