Kalbi dışarıda atan yalnız çocuk - ayağının altından kayarken zemin o ilk vuruştaki sertlikle sevmişti kalbini...
Evet kabul ediyorum -
Kırık bir geceydi -
Tedavi süreci belirsiz bir zaman dilimi (...)
yapma böyle
kalbimi parçalıyorsun,
elindeki o cam kırıklarıyla -
Kış gibiydin
kanımı dondurarak işliyordun her bir hücreme -
yarımı ısıtıyordun, o ılık nefesindeki kayboluşluklarınla...
O ilk kelime ne olmalıydı
Bunca yıl sonrası ruhumda ki bu acının tarifi hangi duayla buluşmalıydı
...İçimdeki o yorgun Tanrı düşecekse eğer yere
Rüzgarlar yakacak bu gece tenimi sessiz (..)
Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi…
Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne…
Acının tarifiydi bu - Soluksuz
Kimsesiz bir teslimiyet gibiydi - Ürpertiydi
Anlamsızdı - Uzatılan zaman sadece kahpeydi
Kollarında ölümümü uyuturdum çogu kez
çogu kez; odamdaki o kırık tuglalarla sevişirdin sen - kanatırken ruhunu yavaş yavaş o bilinmezliğe...
Yokluğumdan ögrendiğin herşeye susup sırtını döndüğün zamanlarda
yakardın içindeki kibirliliği ve sonrası hiç bir şey olmamış gibi tekrardan dogardın ana rahminden ruhumun adsız çöllerine - yeniden...
Gözlerime mil çeken - Ruhuna dokundum bu gece... Gizli bir ibadet gibiydi sayıklanan düşler / kırık dökük kanatlarımın hala haberi yok havaya kalkan kolumdan, kendim bile bıkmış durumdayken benden nefesim ile kalp ataşlarımın arasındaki o nefretle sevişiyorum... Bu mahşer gününden sıyrılmaktı - şeytana inat küfürdü... Bunca yıl boşa dönen zamanın kolları gibiydi hüzün perisi / kanıma karışan zehir gibiydi - sana ölüyorum demem gibiydi bu üstü örtülü ruh - ruhuna...
O ki; Başka bir
tendeyken ruhum beni öldürmeye geldi - dudaklarımın aralık kapısından
geçti Önce..................
Sana naftalinlenmiş aşklarımın arasında umarsızca öldürdüğüm güvelerden bahsetmek istiyorum..
Hadi kalk - üstünü giyin şimdi;
Çaydanlıga su yerine vodka koy -
Ve inan bana bebeğim - kelimelerimin tam orta yerinde vuracaksın beni (...)
Eger intihar süsü verebilirsen bu cinayete - Sana söz bileklerine ilk ben vuracagım kelepçeyi...
Sonmuydu bu oynadığım oyun...
Birbiri ardına gizlenmiş vücutlar arasından ruhuma akan bu yalan ezgiler sonmuydu...
Bir başıma na zaman kalsam gece içinde,şehrin dört bir yanına bana sevdalı tüm hayalleri savurarak kendimi ölümsüz yapardım...Ama birde ölüm saplantım vardı,bunu unutamazdım...Kimbilir kaç kere ertelefiğim intaharlarım buna ağlardı hep...
Şehir görkemli vede vazğeçilmezdi...
Ama aşağıdakileracıyı çekerdi her gece yalvarışlarıyla Tanrı'ya...Bense ne aşağıda nede yukarıda bir yerlerde yaşamayı istemiştim...İnancım neydi...Neydi beni bu denli imkansızlığa iten ileti...Bir çok hikaye dinledim o gri gramofondan çıkan büyüleyici kutsallıkla...Yinede bir kaç yüz,bir kaç anı arkasından seyrettim olmayan gidişlerin o zavallı tabut içi huzurunu...
Aslında ölmek bir müzik gibi olsa,baştan sona Classic bir veda kesintisi...Belki de bu sebepten ne yaşıyor nede ölüyüm...Ortalarda bir yerde kendi ellerimle sınırlar çiziyorum yalnızlığıma...
İnanmak uğruna,
kalıbından çalınmış bir acı en güzel öyküm...
Ön sözünde yazılmış kırmızı bir buhu düşüncelerim
Ve bana dogru gelen kim'in yatay bilgisine ulaşmadan
Silip attığım bir meleginde kanatlarında tüm günahlarım...
Karanlıgın kalbine asıyorum şimdi,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!