Göçmen Kuslar
Göç hikayesinden bir anımı paylaşmak istedim.
Kendimi bildim bileli televizyonlarda izlediğim, yıllardır süre gelen göçler ve bu durumdan dolayı da başlarına gelmeyen kalmamış bir çok mültecilerin haberlerini duyuyorum medyada.
Açlık, soğuk, işkence, taciz ve daha bir çok şey vardı arada kulağıma çalınan. O anlık üzüldüğüm ve sonra kafamdan silinip giden ve kendi hayatıma devam edip giden ben...
Ben ler ve ben gibilerden çok cok var olan bir dünyaydi gözlemledigim bunca zaman.
Ve daha yeni yeni farkına vardigim azinlikta da olsa Hz Ibrahim as kısasındaki karınca misali onları sevgiyle kucaklayan yardımcı olmak için gecesini gündüzüne katan, kendinden önce onları düşünen güzel insanlarında var olduğuna sahit oldugum bir semtten sizlere seslenmek, sizlerle paylasmak istedim bu animi ....
Hz Ibrahim as Nemrutun yaktığı ateşe atilacagi sirada bir karınca, atesi söndürmek icin su taşımaya çalışıyormuş.Etraftakiler bu duruma Gülmüs alay etmişler senin gibi minicik bir karıncanın gücü yetermi hiç bu ateşi söndürmeye dendiğinde kendisine,karincanin olsun yetmezsede ben safımı belli etmiş olurum demesi gibi.....
Dedim ya sadece Tv den izledigim sanal alemden okudugum haberler vardı üzüldüğüm ve bir sure sonrada unuttuğum.
Taaki bir gün gerçektede onlarla canlı olarak karşılaşana kadar ki o günü unutmak ne mümkün.....
Çorba dağıtılıyor mus bazi semtlerde hayrına.
Ve ordanda başka semtlere geçiyorlarmış bu Allah dostları
.Bende oradayim
Dağıtım bitti.
Birden bende gelebilir miyim gideceğiniz diger semtlere deyiverdim.
Tabiki olur dendi.
Birlikte yola çıktık.Bir semtte daha dağıtım oldu ve sonra tekrar başka bir semte doğru ilerledik. Ama bu son ugradigimiz semt çok daha farklıydı diğer semtlerden.Aralarda bi yerde varos bir mahalle. Sanki birden bire kendimi başka bir ülkede zannettim.Ilk defa hayatımda böyle eski bir semtte degisik bir ortamdaydım.Bir çok ülkeden bay bayan çocuklar, genci yaşlısı bir çok insanin disarda oldugu soguk bir gece.. Saskinlik içindeydim sokakta kalan evleri olmayan bazilarida bir kahvede oturarak soguktan dolayi geceyi icerde geçirmeye çalışan insanlar var burada.
Şaşkınlıkla bakıniyorum etrafa. hava cok soğuk bize selam veriyorlar gülümseyerek,
Sevgi dolu bakışlarından içim ısınıyor. Aman Allahım diyorum herbirini ayrı ayrı kucaklayasım geliyor kisileri.Bu nasıl bir sevgi yogunlugudurki sanki herbirini yıllardır tanıyormuşum gibi. Uzun süre görmemiste özlemişim gibi.
Tarif edemiyorum o anki duygularımı.Caresizliklerini içimde hissediyorum.Normal hayatımda onca kalabalıklar içindeyken hissetmediğim bambaşka duygular içindeydim onlarla.
Çorba dağıtılıyor sırayla geliyorlar. Ve Beni kalbimden vuran o sahne şuan yine canlanıyor gözlerimde.Bir bey geliyor çorba dagitan kardeşin yanına. Halinden belliki kendiside htiyac sahibi.
Sokakta yasayan evsizlerden biri olabilecegini düşünüyorum. Avucunu uzatıyor ve diyorki avucunu açarak nolur bunu alin çorbada benimde tuzum bulunsun.Kabul edin diyor avucunda birkaç lirayla eli açık bekleyerek.
Biz şok olmuş durumda bakakalıyoruz çorba dagitan kisiyle bu adama.biran ne diyecegimizi bilemeden.Avucu acik beklerken
Almayacaklar endişesiyle bakiyor bize, az ama kabul edin nolur diyor boynunu bükerek....
Kendimi zor tutuyorum ağlamamak için.Bu hareketiyle öyle güzel bir ders verdiki bana kendimden utanıyorum.
Onun bir kaç lirası, yok yerden verdiği para, içimi dagliyor asil kendisi ihtiyac sahibiyken. Peygamber efendimizin hadisi yankilaniyor kulaklarimda.Komsusu acken tok yatan bizden degildir hadisi....
Kim bilir ALLAH katında ne kadar değerliydi kimbilir ALLAH katında kac milyon kadar değerliydi gönülden uzattığı o liralar.
.Abi ya çorbada benimde tuzum bulunsun diyor kahroluyorum.....
Çok güzel bir ders çok güzel bir insanlik örneğiydi bu davranışı.
Ve yine bir atasözü geliyor aklıma. Tok acın halinden anlamazmış.
Evet anlayamadik anlamak istemedik seni ve diğer göçmen kuşlarını kardeşim. Kimbilir sen kaç kez aç kaldin ac uyudun, üşüdün o daracık sokaklarda bir yerde.
Bambaşka bir ülkede tüm sevdiklerinden ailenden uzakta.Kim bilir kaç kez
Biz sicacik yataklarımızda MISIL MISIL uyurken sen üşüyordun, yâda bir kahvede isinmak icin oturmuş sabahın olmasını bekliyordun sandalyenin üstünde.
Yada bir hayır severin hediye ettigi bir battaniyeye sarılmisdın ısınmak için. Belkide
.bir kardeşini daha sarip sarmalamisdin battaniyeni paylaşarak....
Kayıt Tarihi : 21.11.2025 19:30:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




dilinize sağlık
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (1)