bütün çiçekleri solmuş
ilkbahar küskünü ömrümüz
yarından can suyu umarken
kuraklığın kuşattığı kalbimizde
birlikte ararken korulukları
kuru dallar üzerimize eğilirken
örümcek ağlarından veranda
sal yaparken saman çöplerinden
kurşun gibi kanımıza işlerken
var olmanın tüketici sancısı
ve teskin edici anlatılarla sen
beni defalarca hayata bağlarken
yankısıyla sarsıyor ruhumu
ayrılık için yükselen çığlık
hatıraların buluştuğu yerden
gitme tüyleri dökülmesin göğsümdeki tavus kuşlarının
bırakma insafına karalara yabancı duygusuz tayfaların
cazibesi dilinde dağıldığı için
nefretiyle sana bakan dünyayı
hep göz aralığından seyrettin
bilirim hâlâ okşamaktasın
umutla yaşamayı ezberlemiş
insanların tükenmeye dargın
arzularıyla beslenen rüyayı
gitme sakın çağırdığın gelecek
renkleri eşitlenecek kıtaların
önlerine ay parçası düşecek
yolculuğunda ışık arayanların
gerçekle buluşurken göreceğiz
başkaları için ettiğimiz duayı
ve korkusu beni sevindirecek
dünyaya alışamamanın
seninle güzel karanlıkların ertesi gününe nakış işlemek
gözyaşlarını silmek bütün sevilerin ve yaralarını öpmek
yorgun yaşayan saat
günleri kırılan takvim
ibresi dağılan pusula
ışıkları kararan şehir
inançları yıkılan insanlar
ardından bakmakla kalacak
buhran çağıracak yokluğun
ben kalacağım çırılçıplak
yağmurun taarruzu altında
varsın diye çatlamıyor gök
yerin uysallığı seni saramaz
anılar taşıyamaz seni gitme
dağılır içime ektiğin sefa
gidenleri yalnız bırakmanın
bahanesi bulunmuş bir defa
ne kötü bir ezberdir tekrarlanan o söz: ölenle ölünmüyor
söylenmesin bu göçün arkasından başka yol görünmüyor
Kayıt Tarihi : 27.8.2024 18:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.