her akşam yattığımda başım yastıkla o muhteşem buluşmasını tamamladığında düşünceler diyarına göç eder ruhum
bedenimde boş durmaz tabii
pencereyi açar
rüzgarı odama misafir eder
gerçi berbat bie ev sahibiyimdir
odamı paylaşırım ama ne kahve içirdim ne de bir yemek getirdim önüne
zaten yıldızlara beni çekiştiriyormuş
..
Barış
göç mevsimi
hüzne tek koro
sıvalı sırtın itici gücü
bıçak kesiği yüzümüzde
..
Her yanım çöl olmuş
Leylasız Mecnuna dönmüşüm
Hırsız kapıyı çalmaz derler
Benimkini çalar, sanırsın ki ölmüşüm.
Dost dedikçe, sevda dedikçe
..
...
Belli ki bir derdin var-yoksa
Bu kadar uzun sürmezdi uykuların
Savaş açmazdın aynalara
Çünkü sen savaşlardan korkardın
Hücrelerin en cesur askerlerindi
Ne çare ki onlar girmiş bu savaşa
..
Yandıkça çoğalıyor külleri aşkın,
Sanki çocuk kalbi;
Saf, temiz ama alıngan
Gittikçe çoğalıyor hezeyanları aşkın
Bil-ki bitiriyor beni,akılsız hasretin
Sürdükçe çoğalıyor sessizliği; Netameli bir bekleyiş
Sanırsın Ahçik; öyle yaralı ama kararlı
..
Gündüzler ihanet bana
Gecelerin adamıyım
Kadınlar bayat bana
Gariplerin vatanıyım
Zorunlu göç benimkisi
Gündüz değil gece sevgisi
..
öperim en güzel yalnızlığı alnından
unuturum bu şehir
ellerin olur senin
zifiri kara sokaklardan,gece öncesi maviye
döner akşamlar,
sonra denizi iyi öğrenirim
..
Gidiyorum
Kayıyorum altınızdan
Haberiniz yok
Ben gidince
Neye tutunacaksınız
Nasıl doyacaksınız?
Dağlar birer taş yığını
..
S eni sever deli gönlüm,..........S ızım dinmez yaram derin
E y sultanım iki gözüm,............E lemlere derman sensin
V arım yokum sensin özüm,....V ar mı başka çarem benim
İ şte işim bir tek sevgim,..........E kmek, soğan ufak dilim
Y a kabul et! budur sözüm,......C evabın ver çabuk derim
O lmaz dersen sonum hüzün,..E l yurduna göç ederim
R üyalarda seni gördüm,.........G ül-şen bağın gülü derim
..
Bir gece vaktiydi
Anisen seni hissettiğim an
Kim bilir sen kaç uykularda uyuklarken
Ben senin adını anmaktaydım.
Gurbet kuşları vardır bilirmisin
Bir yerden bir başka yere göç ederken
Hep arkada bıraktıkları anıları vardır.
..
İşler içerisinde iş işler,
Gerçek yüzde sahte gülüşler.
Abi, kardeş, bacı hepsi lugat,
Karaborsa gelinliğinde acı hakikat.
Ben yaptım oldu teraneleri,
Olmazların oldu pervaneleri.
..
Bedenim sessiz
Çığlık atan ruhuma rağmen.
Hıçkıramıyorum
Ağlamak isteyen ruhuma rağmen.
Daralıyorum
Göklerde uçan ruhuma rağmen.
Vazgeçemiyorum
..
Bilir misin ne güzeldir
Gök kuşağının altında girmek denize
Ve yüzerken el sallamak göç eden leyleklere
Kirpiklerindeki tuz acıtsa da canını
Tenin alabildigine özgür, güneşte
Balıklarla yarışırken kulaçların
Ne güzeldir yosun kokusunu çekmek ta içine
..
Bitkisel hayatta umutlarım çok uzun yıllardır
İçimde bir göç başladı, durulmuyor haftalardır.
Bul beni kendi içinde,tek başıma yapamıyorum
Sonunda anladım, ben yalnız seninle çoğullanıyorum
Yüzlerce sözcük bekliyor içimde,dilimin ucunda
Hislerim anlaşılmaz,kayıplara karışacağım sonunda
..
Kuşlara söz verdim göçüp gitmeye buralardan
bahar geldiğinde
Güneşe uçmaya sürü sürü
Dağların arkasına
Dağlar dağlar ötedeki sevgiliye
Göç zamanını bekliyorum elim gözüm kapıda
Gelecekler biliyorum
..
Tan ağartısı
Bu seher vaktinin tan ağartısı
Bu yıllanmış aşıkımızın son demi
Topyekün taruz, ayrılık kara sularımızda
Yorgun denizcilerin deryaları kadar geniş ve sonsuz bir ayrılık..
Dur bekle zamanı var gitme..
..
Ve birden aklıma geliyor bir çocuğun masumiyeti gibi bakan o bağışlanması güç olmayan şehvetle aşk damarlarımı kabartan gözlerin. Aklıma düşüyorsun birden dar ağacına asılmış bir suçlunun altından zamansız ve büyük bir gürültü ile kayan tabure gibi, Ölümü bekleyen fakat henüz erken olduğunu düşünen suçlunun masumiyetini anlamaya çalışan sinsi rüzgar gibi.Denizin üstündeki o asi dalgaların kıyıya şevkle savurduğu serin mavi sular oluyorum birden ilk o sularda öpmüştün beni. ve sen diyorum sessizce ama içimde isyanlar kopuyor ’Şeyh Sait isyanı da’ kim oluyor biraz daha bastırılmasa ’sen, ben, O’ arasında üçüncü dünya savaşı başlayacak sanki.
Bazen affediyorum seni, sırf o martıların hatırına affetmeyecek gibi oluyorum da birden kabarıyor deniz, ceketimden tuttuğu gibi fırlatıyor beni hayallerimin en dibine, işte o zaman nazı çekilmez bir çocuk gibi oluyorum, bana da hak vermek lazım almasalardı seni elimden diyorum almasalardı böyle hoyrat bir yalnızlığa yelken açar olmazdı kollarım ve gökyüzünde beliriyor birden suretin bak sevgilim o bedenleri küçücük Kolibri kuşları göç ediyor sıcak iklimlere, sende gel sevgilim gittiğin o yabancı ellerden zarar gelmez benden sana bilirsin öyle severdin ya beni iyi niyetli sevgilim diye. Gel hadi sessizce büyük bir gürültü yaparak gel.
Gözlerim desen evet gözlerim ülke sınırları içinde en uzun nehir olan Kızıl Irmak’a taş çıkaracak cinsten ağlıyor uzunluğu binlerce dünyayı kaplıyor sanki. Sen gittin ya gidişinden beri tutturmuşum bir yalnızlık parçaları yokluğunu da avutamıyorlar ha avutabilseler gam yemeyeceğim hani. Neyse sevgilim nerede kalmıştık?
Gözlerinde demi ah nasıl da unuturum o masumiyeti simgeleyen dalından koparılmış taptaze iki çift zeytin sanki. Gittiğin beri böyle saçmalıyorum işte sevgili bazen gel diye yakınıyorum bazen kal gittiğin yerlerde diye bakma işte bana. ah şu yalnızlık var ya insana neler yaptıracağını bilemiyor işte.
..
Küçükken bizim köylerde çocuklar hep patik denen ayakkabı, iskarpin karışımı karışımı yazlık naylonlar giyerlerdi.Bu patik çarığa benzer ama çarıktan farklı olarak ayağın üzerinden geçip bileğinin alt tarafına doğru tam aşık kemiğinin altına gelen bir naylon parçası vardı, bu naylon kısmı Kilte denen demirle patige birleşirdi.
Bu demir o kadar uyduruktu ki patigi giydiğinin 3. Günü paslanır ve bu pas ayağının o kısmında pas rengi lekeler yapardı.Bu leke öyle çabuk geçecek gibi bir şeyde değil di hani.Mesela; patiği giymeyi bıraksan bile birkaç hafta o pas çıkmazdı.Patiğin özellikleri sadece bunla da sınırlı değildi.Çarığa benzedigi için üzerinde her hangi bir hava deligi bulunmuyordu.Tabii ki Çukurova’da yaz günü naylon ve kapalı bir ayakkabı varii olan bu nesnede ayakların durumunu tahmin edersiniz.Ben o sıcak yaz günlerinde ayakkabımı her çıkarışta aklıma Babaannemin çamaşır yıkadığında ellerinin aldığı o şekile benzetirdim ayağımı.Elleri de benim ayağım gibi buruş buruş ve bembeyaz olurdu babaannemin.Aarmızda bir fark vardı sadece benim ayağımın patigin içindeki kısmı bembeyaz diger tarafı kısmen güneşten ve çoğunlukla toz ve kirden simsiyah olurdu.
Kadirli’den tatil için köye geldiğimde ilk işim Büyükbabam’a bana bir patik aldırmak için baskı yapmak olmuştu.Çünki biliyordum ki Büyükbabam beni kırmazdı, nede olsa onun ismini taşıyordum.Bunu hep kullandım çocukluğum boyunca, belki şimdi bile kullanıyorumdur, kısıtlı zamanlarda bile olsa görüştüğümüzde.
Ve nihayet köyümüzün müdavim çerçisi Mahmut emmi yürümeye bile mecali kalmamış atıyla köyümüze geldi.Koşarak Büyükbabamı çağırdım birlikte çerçiye(çerçici derdik) gittik.Bana beyaz bir patik aldık.Tam o sırada köydeki arkadaşlarımın beni alel acele çağırdıklarını duydum, koş diyorlardı bana koş.
Ben de koşarak yanlarına vardığımda hep bir ağızdan gökyüzündeki leyleklere”LEYLEK YUVANA YILAN GİRMİŞ”diye bağırdıklarını duydum.Ne olduğunu anlayamamıştım, Mustafa bana sende bağırsana diyordu.Bende bağırınca ne olucak ki dedim.-Böyle bağırınca leylekler hemen hızla uçup evine giderler dedi.Ben de onlara katıldım, hep bir ağızdan bağırıyorduk”LEYLEK YUVANA YILAN GİRMİŞ”diye.Gerçekten de bizim duyan leylekler bir tek daire çizdikten sonra kararlı ve çok daha hızlı bir şekilde bir yöne doğru uçarak uzaklaşıyorlardı.Belki sesimizden ürküyorlardı? Kimbilir belki de dediğimizi anlıyorlardı.
Bu nerden mi aklıma geldi? Arkadaşlarla Sapanca Gölü’nün kıyısında hafta sonunu geçirmeye gittik.Orda, gökyüzünde göç eden leylekleri gördüm.Bir grup leylek nasılda beni alıp nerelere ve hangi zamanlara götürmüştü.Bağırmak istedim aslında yine”LEYLEK YUVANA YILAN GİRMİŞ”diye, ama bağıramadım, bağırsam kimse beni anlamayacaktı, anlasa bile acaba bu cümle çocukluğumdaki kadar güzel gelirmiydi ki bana?
..
Sen karayı bilirsin
Kapkarayı da
Hani silinmez vadilerde
Hani dereler akar
Doğa tılsımı
Göç urbaları...
..
Ölebilmeyi bilmek isterdim
Öle/bilmek..
Göç etmek
Silinmek unutulmak,yaşayamamak
Asla,bir daha! ...
Kolay ne ise o herşey
Kimin elinde bilmem ama bu ipler
..



