Ben güneşe bağlandım,
Bulutlara yenik düştü bir gün.
Ben bir çiçeği sevdim,
Kışa yenik düştü bir gün.
Ben ateşe bağlandım,
Rüzgarlara yenik düştü bir gün.
Hayat dolu kuşları sevdim,
..
Sana da benim gibi
İzlemek
Hüzne eş bir gün batımının
Tenha sahillere kış düşüşünü...
İzlemek
Bir sonbahar mevsiminde
Kuşların göç uçuşunu...
..
gerçekler nasır
düşler çocuksu
utanç gizli bakışda öç
içimde kabaran göç
aç açık ve ben
dişlerde gıcırtı
..
Rüzgar mısra dağıtırken,
Harf mısraya dönüşme çabasındadır...
Güneş kıtalara doğduğunda,
İmge yelken açar şiir denizine...
Sen şiir toplarken kırlarda,
Ekimde ben tohum atarım toprağa...
..
Emanet
Emaneti kalmış dedi onu getirdim
Buyur ettim
Emaneti gülüşleriymiş
Kahkahalarla ağlaştılar
..
*karanlığın göç kuşları*
Bir garip Evliya çelebiden
Bir garip uçan kuştan
Tabir yerindeyse
Leyleği havada görenden
Öylesine işte diyen
..
Efil efil Rüzgârın Coşkusunda
Tutuk Göç Yollarında
Dolun Aydan Çalınan
Gece Mavisi Zamanlarında
Sür İzini Yürek Sesinin
Yaşansın Harında Sevda
..
Yeşil,bir hayalet misali kaybolunca,
Dans eder güz güzeli hafif yağan yağmurda.
Buram buram toprak kokusu,
Biten aşkın,güneşin,denizin renkli oyunu.
Yazdan geriye birkaç renk kaldı şimdi.
Sarı,kırmızı,hüzün ve acı..
Göç eden kuşların kanat çırpışlarındaki serinlik,
..
İiki kelime yetecekmi anlatmaya.
Kuşların uçtuğu yol kadar,
Konuştuğun kelimeler kadar,
Balinaların göç yolu uzunluğundada yazsam.
Anlatamamki sevmeyi..
Çiçek tarlası veya karınca yuvası,
..
Sonbahar geliyor, göç mevsimi.
Orda,
Sirkeci Garında defnettim yüreğimi.
Saat beş suları
Daha yirmi dört yaşında...
Orda çınlar hala iç çekişlerimiz
Ve orda hala kenetlenmiş parmaklarımız.
..
Daha göz yaşlarımızla çamurlaşmış
Göç yollarının ayrılık kanaması kurumamışken,
Yurtsuzluğun ağır yüküyle
Sıkıştırılmış mülteci kamplarında,
Sapan taşlarıyla intifada ararken,
Casus uçaklarla yırtılan gökyüzünde
Bir bir ölülerin yası
..
Güle güle arkadaş;
Yolların açık olsun.
Dilerim Allahımdan:
Kabrin nurlarla dolsun.
İlk okul yıllarında:
Okulda beraberdik.
..
Ordum peygamber ocağım, Paşalarıyla özgür insanlığa hür emektarlarıdır
Ölmeyi emrediyorum, dönmeyi değil! Ata gibi bir Türk sözünde erliğidir
Herkes değil, Türküm ben! bilincinin, kazanılan değeridir
Sevgim ağlamaz benim, gözüm başım üstünde özün duruşu engindir
Gözlerden akan yaşların toplamıdır yüreğim
Peygamberimin kılıcı bilenir, ferhat göğsümde tutar onu elim
..
Gönül ehli insanlara
Yakışır yumuşak perde
Kaderini karalara
Bağlayan tutulmuş derde
Ayna camında sen varsın
Riyakar olma yanarsın
..
havada aılır hüzün çiçeği küs
kaç göç eskitir zaman mayın tarlalarında
yol boyu raylar uzanır yalnızlığa
ellerinde kalem olur afyon
kendine döner keskin bıçaklar
öfke bir aynaz gibi kaplar
yalız gemiler kalır boş rıhtımlar
..
Ulaşılmaz olmak nedir?
Leylekler gibi göç etmek mi?
Ayrılığa kanat çırparken
Şansa bırakmak mı herşeyi?
Tümden gelimli bir bütündür
Uzaklaşma değil, çaresi uzlaşmadır
..
Ben Bilmedim sevmenin ne oldugunu.
Yüregim Daima Öksüz Kuşlar gibiydi
Her Bahar Geldiginde Göç Etti
Elden Ele Başka Gönüllere
Adım Çıktı Bu Yüzden
O Sevmez O Sevmesini Bilmez Dediler
..
Bir göç kalkmış ise
Bizim yayladan
Pirine güvenip
Gidenlerden ol
Gelir zorba bir gün
Yakar obanı
..
Şimdi bakıp gökyüzüne
Seslenmek vardı sana
Kararınca tüm evlerin ışıkları
İki ateş böceği gibi aydınlatıp geceyi
Dinlemek vardı senle rüzgarın sessini
Göç etmeden kuşlar buralar dan
..
Şimdi bakıp gökyüzüne
Seslenmek vardı sana
Kararınca tüm evlerin ışıkları
İki ateş böceği gibi aydınlatıp geceyi
Dinlemek vardı senle rüzgarın sessini
Göç etmeden kuşlar buralar dan
..



