beni bu şehirlerde boşuna eğlemeyin
buz tutar umutlarım bu izbe sokaklarda
alın yüreğimi alın götürün
sırtları bıçak gibi bulutları doğrayan
dağlarda kaldı gönlüm
çocukluk düşlerimi yorulduğu o köyde
sevda ikliminin rüzgârları eserdi
ak kanatlı güvercinler gibi gelirdi ölüm
ölüm düğün bilinirdi baharda
yas tutmazdı çiçekler
masal kokan gecelerin ardından
karlı yüce dağları sardı kara bulutlar
genç kızların elinde dondu kır çiçekleri
göç diye feryat etti töreyi unutanlar
gurbet diye çağırdı yollar ayaklarımı
başına duman çöken dağa benzerdi babam
hüzün destelenirdi doruklarında
su serpti yollarıma yaşlı gözlerle anam
özlemin al ateşi soldurunca kınayı
gelinlikler içinde yaslara battı sunam
yaşamak bu diyarda birkaç gecelik düştür
uykuyla uyanıklık arasında görülür
ve bir düş ki bin yüreğe bölünür
geçen tayyarelerin ardınca minik eller:
“babama selam götür babama selam götür”
simsiyah bir gecenin ıslanmış yarısında
sigara kokan düşlerde
hep gül yüzlü çocuklar gördü o adam
yılgınlığa alışmıştı yüreği
ikiye bölünmüş bir hayat vardı avuçlarında
ve bir türlü dönmedi
gidenler o gurbetten
bitmedi uğursuz yolculuklar
bayramları yasa dönüştü köyün
bakıp gökte tayyarelere
“baba” diye ağlayınca çocuklar
ey sefere gider gibi gurbete giden baba
ara yerde sılayı gölgeleyen dağlar var
dün Yemen’di yolun bugün Almanya
ve siz memleketimin talihsiz yavruları
ne gülmeye doydunuz ne oynamaya
Kayıt Tarihi : 17.11.2021 15:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!