Gökyüzünün maviliği yansıyordu mısralarıma
Yazıyorum seni bir bir satırlara
Gökyüzünde uçuşan martıların sesi
Eşlik ediyordu mısralarıma
Batan güneşin veda eden solgun ışıkları altında
Sevmeyi özledim biliyor musunuz?
Kayıtsız şartsız bir gülüşü.
Bir doğruya sevinmekten çok bir saçmalığa gülümseyebilen hoşgörüyü.
Hiçbir şeyle yatışmayan yürek telaşını.
Kapı zilleriyle telefonlar arasında tükenmeyi. Geceyi bir hayal hazinesine çeviren uykusuzluğu. Bir gövdenin önünde diz çökmeyi.
Kalabalıkta kendimi severek yürümeyi
Sayısını unuttuğum kaç kadeh devirdim geceleri
Sarhoş olana kadar
İçtikçe içtim
Yol boyunca uzanan sokak lambası gibiyim
Bir yanıp bir sönen küçük sokak lambası
Yüzüme doğru vuruyor gecenin keskin soğuğu
Rüyalar mıydı gerçek olan
Biz miydik rüyada olan
Karanlıkta kalan insan
Ağlar mıydı sabah akşam
Bu beden uyanır mıydı rüyadan
Suratıma doğru sızan ay ışığının altında yazıyorum vedanı
Uzun vagonları olan trenin ardından bakıyorum
İstasyonda bir tren
içinde sen
Pencereye yansıyan simanı görüyorum
Gidiyorsun biliyorum
Rıhtıma yanaşmış bir gemi gibi
Demir atmış yüreğime yalnızlık
Yosun kaplı suyun derinlikleri
Bırakmış denizi karanlık
Maviliğin derinliğine düşen çapa
Yıldızlar yitirmiş gecenin ışığını
Karanlık bırakmış şehrin her yanını
Mutsuzluk sarmış dört bir yanı
Derinden etkilemiş insanları
Gündüz küsmüş geceye
Kalkar limandan bir gemi
Liman boyu uzanan ipleri
Vurur dalgalar geceleri
Ağlar gider ileri geri
Yorgun dalgalar gibi
Yürüyorum önümde uzun uzun yollar var belki
Arkama bakmadan yürüyorum
Kulağıma gelen sesler
Hatırlatıyor seni bana
Gözlerimden akan yaşlar
birer birer dökülüyor yanaklarımdan aşağıya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!