Uyandım…
Soğuk duvarların yalıtımından sızan ince bir sızı parçaladı uykumu.
Bir takım tarifeli mahvoluşlarım gıdıklıyor gözlerimi.
İçim böyle, süresiz taahhütlü gibi haddini aşarak oyuluyor sanki,
Sanki kaburgamın altında uyuyan bir dert saatlerce sayıklıyor adını
“Sessiz ol!” diyorum.
“Sessiz ol, uyandırma sensizliğin bıraktığı kambur uğultuyu”
Aldırmıyor,her defasında gözü kapalı yerleşiyor yerine.
Tecrübeler referans olmuyor imkasız ihmalin seyrine.
Zihnim,yanlışın yanlış olduğuna ikna olmaya hazır aslında,
aslında kalbim dursa yeri önemli değil,zaman kesse nefesimi öyle aniden.
Aniden olmalı bazı şeyler, farkettirmeden, hazırlıksız yani.
Sabırsızlık uzak tutulmalı beklentileri umutlandıran ihtimallerden.
Bütün tecrübeler haklı çıkacak o zaman şüphesiz.
O zaman hiçbir ses koğuşlanamaz içimde,boğuşamaz uykumda sensizlik benimle.
Yazdıklarıma bakma sen, bitirdik biz, devirdik cümle içinde biriktirdiğimiz anlamların taşlarını, başlıklar değişti, değişti sokak arasında avaz avaz bağıran çocuk sesli manşetler.
Biliyorum, her sene bugün, bugünü yazan, seni suçlayan sayfaları yakacaksın arşivinden.
Ve biliyorum ki; bugünü hafızanda bulandıran şeylere bağımlı kalacaksın bugünden itibaren.
Sen de biliyorsun bu yıkım, hiranaşi bir olgunun dizkapaklarımıza bıraktığı sol elinin kaygan imzası.
Bu yıkım, hayattan istiare alınmış şeyleri, aldığını yerine geri koymuş olmak gibi.
Yani bende eğreti durman gibi, seni geçmişe geri bırakmak gibi…
Bu resmen ekvator çizgisinin kıtalar arasından çekilip, hafızasının silinmesine mecbur bırakılması gibi şartsız yaptırım, karanlığın üzerinden çıkardığı kirli ambargosu.
Gökyüzüne taşınmış çocukların güneşin etrafında kurduğu oyunun üzerine, bulutların çökmesi gibi bulanık bir mesele…
Başladığımız yerde değiliz artık sevgilim…
Çekildi aşk, tahliye etti kendini içimizdeki hücreden.
“Özgürsün!”dedim.
“Hem de kocaman özgürsün!” o an kursağıma takılan yumruğu yutmak için gösterdiğim çabayı hiç unutmuyorum,
bir de bunu hiç hissetmeyişini.
Uğurlamak değil bu,
ardından bakakalmış olmak gibi birşey.
Ardından gökyüzüne baktıran şarkılara
kimsesizliğimi ezberletmek gibi…
Gitti aşk!
Sabırsızca açıldı kanatları,
yırtıldı rüzgarın içinde bayağıdır tuttuğu o hırçın nefes.
Kaybettik,yenildik içimize taşınan yokluğa.
Öyle uzaktan izledim hiç bir şey yapamayışımı.
Birden gittin sen içimden,farkettirmeden.
Boynuma sarılan ilmeği öptü gözyaşlarım,omuzlarım topuklarımı çekti kendine hasır tabureden..
Öyle…Aniden…
Kayıt Tarihi : 14.3.2025 12:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!