Yapraklar sararırken ağaçlar üzerinde
İnce bir buğu olur gözlerim üzerinde
Bu hüzün akışının tabiat demlerinde
Seslenir gür sesiyle “haydi “ gitme vaktidir…
Çehremin bütününü sararken nazlı izler
Guguklayan her saat sanki maziden izler
Genç miydim bir zamanlar onu da sisler gizler
Eskiyen gözlerimden canı silme vaktidir…
Emek emek yılları oya gibi işledim
Her gününe bir desen bin bir figür işledim
Ne yaktım nede yıktım incitmeden bezedim
Şimdi asıp tabloyu izlemenin vaktidir…
İki gönül incime sol yanımdan yer verdim
Ruhumun ikizine ömür boyu el verdim
Neyim var neyim yoksa can-ı gönülden serdim
Biten bu koşturmada dinlenmenin vaktidir…
Neredeyse elli yıl dile kolay cana zor
Hayat hep pembe değil zaman zaman o da zor
Yıllar geçip giderken içimde amansız kor
Bu sönmeyen ateşe üflemenin vaktidir…
Kim bilir kaçıncı kez turundayım mazinin
Yâd edip eskileri hüznündeyim mazinin
Çizilen ömür çizgim bitiyorsa yavaştan
Son perdeyi kapatıp veda etme vaktidir…
Baharım ver elini, mevsim hazana erdi
Çizilen ömür çizgim olgunluğuna erdi
Teşekkürüm gönülden ne istediysem verdi
Artık hesabı yapıp ödeşmenin vaktidir…
“Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.”
Kayıt Tarihi : 13.2.2010 04:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!