Gezer
Şu dolunay Mehveş'im ne zaman akla düşer,
Ruhumun bulutları meçhul halimde gezer.
Afacan hücrelerim koşarken üçer, beşer…
Esir düşmüş yüreğin izi kalemde gezer.
Sabahın ışıkları saçını yalar iken,
Kahverengi gözleri diyaha çalar iken,
Yoğunlaşmış duygular derine dalar iken,
Ney'in naif nağmesi hangi alemde gezer?
Uçuşan lüle saçlar geninden haber verir,
Süt beyazı tenine dokunsam aklım erir,
Dönüp bir nazar etse kanım beynime yürür,
Aşka davet kokular sanki lalemde gezer.
Şu sevda ikliminde derin aşka bürünmüş,
Teni tenimden uzak, umudumda arınmış,
Kavuşmayı beklerim; ha bu gün ha yarınmış,
Göz yakından görmedi, fakat dilimde gezer.
Zülfün telini gördüm: Az siyah az kestane,
Saki meyin sunmadan nasıl oldum mestane?
Ne Züleyha, ne Leyla girmedi bu destane,
Vuslat uzak dediler, düşüm elimde gezer.
İki tatlı kelamı duysam unutur muyum?
Bir umut olmasaydı kalbim avutur muyum?
Düşüm, hayat sebebim; asla uyutur muyum?
Ne yana yolum düşse, O yar solumda gezer.
Mustafa Hoşoğlu
25.02.2023
Mestane: Sarhoş gibi, kendinden geçmişçesine
Mustafa HoşoğluKayıt Tarihi : 27.2.2023 09:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!