O kadar sessiz gittin ki,
kapı bile gıcırdamadı.
Oysa bir sarsılsaydı dünya,
bir perde uçsaydı en azından...
"Burada biri gitti"
demeye cesaret edebilseydi duvarlar.
Ben kaldım.
Ne tam ayakta, ne tam yıkık.
Bir bardak gibi...
düştüğü hâlde kırılmamış, ama suyu hep eksik.
Sonra insanlar sordu:
"İyi misin?"
Dedim ki:
"İyiyim, geçiyor."
Oysa ne geçiyordu,
ne de gerçekten iyi olmaya niyetim vardı.
En kötüsü ne biliyor musun?
Birini hâlâ severken
onun çoktan başka bir hayatta mutlu olabilmesi.
Ve senin, bu tarafta hâlâ
onunla vedalaşamamış olman.
Kayıt Tarihi : 31.5.2025 23:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
O kadar sessiz gittin ki, kapı bile seni uğurlamaya cesaret edemedi. Hiçbir ses çıkmadı; ne gıcırdadı kapı, ne bir perde uçuştu. Sanki dünya bile fark etmedi gidişini. Ev, varlığına rağmen bomboş kaldı. Duvarlar sessizce durdu, orada biri gitmişti ama kimse söyleyemedi bunu. Sen yoksun artık ve ben buradayım, tam ayakta da değil, tam yıkık da değil. Bir bardağım ben; düştüğüm hâlde kırılmamış ama içimde hep bir eksiklik, hep bir suskunluk var. Çevremdeki insanlar “İyi misin?” diye sordukça, ağzımdan hep aynı söz çıktı: “İyiyim, geçiyor.” Oysa biliyordum ki geçmiyordu. İçimde bir sızı, derinlerde, hiç azalmadan oradaydı. Gerçekten iyi olmaya hiç niyetim yoktu çünkü. En zor olan şey, seni hâlâ sevmekti. Oysa sen çoktan başka bir hayatın içinde mutlu olmuştun. Ve ben, bu tarafta, seninle henüz vedalaşamamıştım. Bu yüzden her gün biraz daha eksiliyordum, sessizce kırılıyordum. Kırılmadım belki, ama kırılmayan eşyanın içinde biriken o sessiz kırgınlık gibi, içimde taşıdığım acı gittikçe büyüyordu. En güçlü haykırıştan bile daha derin, daha yıkıcı bir hüzünle. Ve böylece kaldım; sessizliğin ve kırgınlığın arasında, gidişinin izlerini silmeden yaşarken, her yeni güne seni bekleyerek.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!