Bir güz ayazında, çıkagelirim belki. Sonbaharın sarı yaprakları sert bir yağmurun ardından hafif toprak kokan havada dans ederken yavaş yavaş, daha önce gençliğin heyecanıyla yürüdüğümüz sokaklarda yürürüm çekingen adımlarımla. İstanbul’un hikayelerini taşırken her bir yaprak, içlerinden biri süzülerek gözlerimin önünde kendi hikayesini anlatır kıvrımlı figürleriyle. Gözlerim her hareketini dikkatle izler. Ders çıkaracağından değil ya.. Yürek bu, kaç hayat görmüş olursa olsun kendine benzeyen, yine bildiğini okuyacaktır. Karşısında dalından yeni kopmuş bir yaprağın rüzgarın eşlik ettiği güzel dansının ardından sevgilinin fırtınalı gözlerini andıran denize düşüşü ve dalgalara karşışarak yitişi son derece somut bir film gibi olsa da, insanın aklı bunu yüreğine iletmekten acizdir. Dermansız bir hastalığa tutulmuşçasına sarılır inandığı gerçeklerine ve bir çocuğun annesine bağlandığı gibi bağlanır. Son derece masum, umarsız, vurdumduymaz ve bir o kadar çaresiz..
Şevval MirhanKayıt Tarihi : 17.6.2012 20:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!