Zifin kokuları yolladım sana,
minik bir sarı zarf içinde ağaç dalları ile,
'Ağlamaya başlamadan eski evin akasya tavan direkleri',
gel dedik di mi ama,gel artık.
......Görünsün bedenindeki buse bembeliği,
omuz üstündeki siyah benin..
Gel Eylül serinlerindeki yarim,
akşam güneşine sırtını dayan da gel,
taş zeminler ile döşenesi yollardan,
ıslak oluk sırta zemin duvarları aşta gel.
Temmuz sonunu unutma dostum,
bilirsin çok yaralandım o gün,
bir ağlamadığım kaldı dostlar,çok incittiler bedeni,
yüzüme üzüm şıraları gibi kanlar geldi,
ellerim al dudaklı yar eli yerine,
......kalın,insafsız demirleri tuttu.
Kalbleri buzdandı,kalbleri çok kirli idi.
Yüzleri çirkin,gözleri kapkaraydı.
Gel artık gel.
Kayıt Tarihi : 26.3.2011 16:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!