rüzgar…., 
sesini dinliyorum, uzaktaki sessizliklerden
kafes içinde kanatsız bir kuş, akvaryumda yüzgeçsiz balıklar gibi yüzerken
gün ışığında üşüyen yüreğimle, gökyüzüne nefes kadar böylesine yakınken
rüzgarın sesini dinliyorum
her dalgasında vurgun derinlerine daldığım, özgürlük tutkusu denizlerimde
martıların kanatlarını okşar, yelkenlerime yoldaş yunuslara göz kırparken
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir  ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




sırlarımı döktüğüm her yerde
dudaklarımda ıslak gülümsemeler, öksüzlükleri uçan balonlara teslim ederken
bulutların rengini gözlüyoruz, yer yataklarında yatarken…
Çok güzel anlatım begenıyle okudum gönlünüze sağlık sevgilerr
gün ışığında üşüyen yüreğimle, gökyüzüne nefes kadar böylesine yakınken
rüzgarın sesini dinliyorum
DİNLERKEN RÜZGARIN SESİNİ BIRAKIYORUM YÜREĞİMİ RÜGARIN KOLLARINA BİR DAHA BİR DAHA DOĞMASIN DİYE...
TEBRİKLER ŞAİR...
yağmur….,
kokunu bekliyorum, sırılsıklam ayak izlerinden
sokak boylarına sıkışmayacak adımlarla, merdivenlerden yorgunsuz çıkarken
basamakları bıçak gibi vuran selleri, suya koşan ceylan gibi sıçrayarak aşarken
yağmurun kokusunu bekliyorum
derin uçurumlarda sönmeyecek çoban ateşi, kıvılcım misali aşk olup yüreğimde
bir bahar öncesinde yalnız ikimizi, yuvasına giden karıncayla göz-göze getirirken
yağmurun kokusunu bekliyoruz, ıslanmak için yeniden
gece; öyle uzaklara saklan ki, bulamayalım seni aramadığımız hiçbir yerde.
Muhteşem....tam puanımla yürekten kutluyorum.
Bu güzel dizelerini paylaştığın için çok teşekkürler
Yüreğine sağlık
Saygılarımla
HARİKA BİR ANLATIM...
BİZE SADECE İÇİMİZE SİNDİRİP TADINI ÇIKARMAK KALIYOR BU DUYGU YOĞUNLUĞUNU...
KALEM USTASI DOSTA SAYGILAR...
TAM PUANLA LİSTEMDE BU GÜZEL ESER...)
yağmur….,
kokunu bekliyorum, sırılsıklam ayak izlerinden
sokak boylarına sıkışmayacak adımlarla, merdivenlerden yorgunsuz çıkarken
basamakları bıçak gibi vuran selleri, suya koşan ceylan gibi sıçrayarak aşarken
yağmurun kokusunu bekliyorum
derin uçurumlarda sönmeyecek çoban ateşi, kıvılcım misali aşk olup yüreğimde
bir bahar öncesinde yalnız ikimizi, yuvasına giden karıncayla göz-göze getirirken
yağmurun kokusunu bekliyoruz, ıslanmak için yeniden…
/yağmur; boşal bardaklardan, dol bardaklara … sahi, ne renk şemsiye seversin.
'Harukulade okunası bir şiir, yüreginize saglık kutlarım. Saygılarım ve tam puanımla.'
/gece; öyle uzaklara saklan ki, bulamayalım seni aramadığımız hiçbir yerde.
her bölümü apayrı muhteşem duyguların seli olup çağlamış.kutlarım üstadım tam puan. selam ve saygı ile
Sevgili şairimiz şiiri kısımlara ayırmış her kısımda başlıkla ilgili dizeleri çok güzel yazmış ve her kıta arasına bağlayıcı dize kurarak bütünlüğü sağlamış. Bu güzel dizeler ahengi kaybetmeden içsel zenginliği ortaya çıkarmış.
Konu tanımlama anlam çok hoş.
gece….,
gelmesin istemiyorum, aydınlık taşarken yüreğimden
unutulan sayıyorum bütün makamları, susuyor yaylı tamburlar taksim geçerken
ne kadar saatim varsa güneşe kaçıyor, gülüyorum inanır mısın çığlıklarını dinlerken
gece gelmesin, istemiyorum
boğaz kıyısında oyun olalım mesela, bayrağı saklı gemiler karşıdan göründüğünde
sarhoş adımlarımızda yalpalayayım gir koluma, ayılmak için gülüm henüz çok erken
gece gelmesin istemiyoruz, gündüz gözüyle sevişmek dururken…
/gece; öyle uzaklara saklan ki, bulamayalım seni aramadığımız hiçbir yerde.
Yine çok güzel bir şiirinizi okudum.
Dilerim yüreğinizden taşan aydınlık
hiç bitmesin hatta artsın coşsun taşsın.
Duygu dolu yüreğiniz varolsun.
Selamlar.
Leman Subaşı
Bu şiir ile ilgili 121 tane yorum bulunmakta