Gecenin İniltisi 1
dağıl ey karanlık
şu esrarını koruyan idam ilmiklerinden arın
ben fırtınalı sabahlara hasretken
kim koydu senin o siyah matemini karşıma
koynunda saklı ölümü sanki kuşandığın kirli aşkla yamamışsın
usuldan sabahlara dönen uykusuz halini
bezirgan avazıyla ihtiyarlatmışsın
hangi korku kül gibi sararır
sen söyle karanlık
hangi umman mavi kalır ufkunda senin
örseledin bütün ihtişamları
bütün o sahteliği koydun kaçışlarına
bakışlarındaki ilk ışıltıdan muzdarip isyanları
sonbaharın avucuna bıraktın
bırak terketsin kuytulardaki yabancı husumetler seni
bırak eceli saygın geceler küssün yıldızlara
bırak bulutlar örtsün o parıldayan habersiz güneşi
sen her yaslı an gibi siyamlara gül
kimseye haber vermeden
gel ey karanlık
sen utancından mahcup sevdalara perdelen
her ziyan gül için ağlayışlarını bestele
nağmelerin yoksulluğundan öfkeli keman gibi
kadehlerin satılmışlığını kurşunla
bak
dağınık ışıkların saplantısı kaldırımlar bezgin
bak
bedelsiz bu mevsim
üşüyen martılar değil sanki
karanlıklardan davetkar sessiz efkarlar
sanki öptüğün yasaklar günahlar kadar alıngan
hani tükendi desen bekleyişlerin sabrı
hani mahpus namzedi şairler öldü desen neyse
ama sen
sanki bütün o bilinmez aşkların eşkalini yitirdin
sanki o ayaklanmış zincirlerin pas tuttuğundan yakındın
zemheri ayaz ellerini kuşatırken beriden
sen güldün
siyah türkülerinde aydınlık çağrılara
bu tahammülsüz kavgan hangi tanrıçanın beratına
bu rüzgarını savuruşun
hangi kadının koynuna bitap girişindir..
sanki bütün o görünmezliğin efendisi sen değilsin
neden bela korkusu tutunur yüreğinde senin
neden zapt edilmeyen gündüz gibi ahvalin perişan kalır
neden burkuluşun soğuk gibi
üzgün bir hayalperest sanki
tutarsız iftiraların
neden acımasız bir tokat gibi
koyverdiğin kahkahaların
senin matemin koynundan çalındı ey toprak
senin matemin ayaktaki sevgiliye hasretin hikayesiydi
gel bak
zaten tebessümlerini bitirdi muhteşem
gel bak
garipleşti küçük güvercinler
sende şu ayıklanan kuşaklardan birinde barın
sende şu düşünemeyen kanatlardan takın
zil zurna sarhoş nağaralarını taşı kayalıklarına mürekkep balıklarının
artık çekil hüznün yazgısından mateminle
al yanına bölüştüğün o marazlanan bühtanları
ve git artık sevdaların bertaraf ihanetlerinden
git ki
bütün o namazgahlar kıyamıyla berelensin Utbe'lerin
bütün bir asır meczupluğuyla zedelensin koynumda benim
yakıyor hüsranımı avutkan çaresizlik
yakıyor kördüğüm olmuş emsalsiz kıyılar yüreğimi
burkuyor feryatlarımı özleyişiyle mavi sular
zamansız çöreklenen karartıların yokmu düşlerime
Fuzuli ışıkları olmasa bari sokak lambalarının
yine pençeleşirdim intiharlarımla belki
yine gidişim olurdu belki kitabına uydurulmayan...
Kayıt Tarihi : 3.6.2003 16:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!