Sebila
Gün şakırır sesiyle,
Bir ağaçkakan vurur tamgasını dalına...
Düşer bir cemre toprağa,
Ilık mevsimler rahmetiyle gelir.
Sebila, yıldızları kuşatan,
Denizleri dalgalandıran,
Güneşi bağrında yakan nedir, bilir misin?
Suya ferahlık veren,
Bulutları karartan,
Ardından beyaza bürüyen,
Yeryüzündeki her nesneye rengini veren
Senin Rabbin değil mi?
Kısrak bir tayı dört nala koşturan,
Garip bir fakirin toprağa dokundurup çiçek açtıran,
Ağlayanın bir türlü gülemediği şu dünyayı
Merhametiyle yoğuran
Senin Rabbin değil midir?
Sebila,
Bir tutam aşk,
Yakarılmış bir dua,
Sessiz bir hıçkırık
Senin varlığına delil değil midir?
Kavgaların nihayetsizliği,
Gürültülerin avaneliği,
Zalimlerin kahpeliği
Bir zamana kadar değil midir?
Korkma, Sebila, yürü!
Heybelerinde zaman çuvalları,
Göğsünde imanın ışığı,
Bileklerinde kan düğümü,
Yaradılış hilkati...
Senin çağrışımınla mahzenler açılır,
Tutsak garipler kurtulur,
Cennetin pınarı sensin, Sebila...
Min kalbi ila kalbi sebila / Kalp kalbe karşı olmasın hiç, kalpten kalbe yol olsun:...(alıntı)
Kayıt Tarihi : 14.3.2025 14:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gazze deki kadınlara olsun...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!