Gazze’de Bir Fısıltı Kadar
Bir ezan kırpığı asılı kaldı göğe,
dumanın içinden ince bir ip sarktı
anneler o ipe tutundu
adlarını düşürdüler geceye
evlerin taşları hafız oldu
her taş bir çocuk sesi sakladı.
Sular geri çekildi, deniz susmayı öğrendi
kırlangıçlar yönünü kaybetti
bir zeytin ağacı boynunu büktü
tepeden bir yıldız düştü avluya
ışığı değil, hatırası kaldı
bir baba cebindeki anahtarla uyudu.
Adını bilmediğimiz sokaklar
harflerini yitirdi, yalnız nefes kaldı
enkazın kıvrımında bir oyuncak
tekerleğini arıyordu sabahı
aynı sabahı arıyordu bir dua
ağzı kurumuş bir bardakta.
Ey dünya, gözlerini yıkayıp bak
tozdan görünen şey sadece toz değil
bir kız çocuğu saçındaki tarak
günden geriye kalan yegâne düzen
kalbimize değen pası kazı
sesimizin çatısını onar.
Gazze, bir çocuk ismi kadar kısa
yine de sığmıyor defterlere
bir beşik kadar küçük bir umut
bir meydan kadar geniş bir acı
göğe yazılmış sessiz bir cümle
noktasını bekleyen bir sabah.
Şimdi rüzgâr, kederi omuzlayıp geçsin
zeytinler yeniden yağ versin sofralara
ekmek kırılırken kimsenin kalbi kırılmasın
sarnıçlar suyla, avlular gülüşle dolsun
adalet toprağa gömülmesin
toprak adaletle dirilsin.
Kim var orada diye soranlara
kapı aralığından bir ışık uzansın
o ışığın adı merhamet olsun
merhametin kardeşi barış
barışın eli çocukların elinde dursun
ve dünya nihayet duyulsun.
Ben bu şiiri bir fısıltı gibi bırakıyorum
kendini çoğaltsın taşınyy damarında
her okunuşta bir kuş kanatlansın
her kanatta bir sokak yerinden kalksın
ve bir annenin gözündeki yaş
yeni doğanların alnına şifa olsun.
Kayıt Tarihi : 2.10.2025 21:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)