'Osmanoflar'ın oturduğu yerlerden yol geçecek,
her şey silinmelidir,hiçbir şey hatırlanmamalıdır.'
'Osmanoflar'-Kenan Hulusi KORAY
Bir akşam vaktiydi
Bu göç yolları zelil zebun
Hasrettir burcu burcu Dobruca'dan,Tuna'dan...
Bu kara toprak
Bağrında bin bir yara
Bahtında bin bir kanlı duvak
Denize koşan o delice ırmak
Bu yol uzun
upuzun
uzanıp serilmiş Dobruca'nın düzüne
alıp da başımı gidemiyorum
gidilmiyor bir türlü
kalanlarım var
sen kitabını kısmışın koluna kızım aydınlığa revan
dershanene gidiyorsun büyüyerek ne güzel
şadırvan başında kuşlar elpençe durmuşlar dil şedaraban
hayranlıkları sularda büyüyerek ne güzel
Mehtap
saçılır da buralara ışıl ışıl yeşıl tepeler üstüne
oralarda tel tel dağılır sarı zeybek saçların
taflan taflan mehtabım sen...
Yağmur
Uyandım
kaldırımların elini yüzünü yıkamış yağmur
mahallede çiçek açmış o bizim yaşlı ıhlamur.
Uyandım
ne bir soykırım kâbusu,ne de yüreklerde çamur
Bu ev!
Sabahtan beri bu evin içine
bir ihanettir akan sarı kara ve senin bildiğin
yanık anızdan daha isli kara
çocuklar gene hep öyle
güle oynaya gül bağlamışlar uçurtmaya
Bunca ses
bunca söz
dilde şimdi pıtrak pıtrak diken olmuş neden
neden anlamaz oldum torunların dilinden...
Biz
İhtiyar muhacirler otururlar İstanbul'da
Avcılar Parkı'nda
Yüreklerinde Tuna kocaman bir yara
Akar durur sabaha sabaha
Bir yudum çay,bir acı sigara
Hatıralar demlenir bin bir aha...
Sen Sebepsin Ey İstanbul
'Bu şehr-i Sitanbul ki bî - misl ü behâdır'
Nedim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!