Açık göl ağızları
su perileri
Dualara kalkmış
ılık bir su Kalırken bir kırlangıcın
gözyaşlarından Bulutlara
Sende sonra
İlk akşam buz ve hissizliği hiçliğe vurup
Doldurdum rakı bardağına
Ne güzel de yer buldu Kendine yalnızlık.
Cinayet saati tam yirmi bir çift sıfır,
Afyonu patlamış kırmızı lotus çiçeği yiyen
ilk kez devirdim ruhumu
Yüksek sesli yelkovanın
Çırpınışları arasında
Gözlerimin gezindiği
Volga nehrinde.
Dillim
Susmuş bir şehir’e haykırmak
Yormadı beni
ayakları kesilmiş
Şu memleket uykusu dur
Beni kızdıran
Bahar geldiğini bilse
Bu kadar hoyrat ve şımarık olmazdı
Güzelliğin karşısında
En güzel çocuk gözlerinde gülüşlerin
Ne avuca sığıyor nede içime
Oturduğumda elmacık kemiğinin
Yamacına, ıslanmak gözyaşlarında
Dudaklarından aşağı süzülüp düşmek
Boynuna
Dinlerken kalp atışlarını unutmak isterdim
Kendimi Koynu’nda
Bu rüzgârlar
Cesetlerinden cin çıkaran
Adamların haziran rüzgârı gibi
Çoğu çelik bükülmüş
Aşktan
Safralarından akar
Nasıl yalnız olur insan?
Dokunmamış bir yüreğin sesini
Dilsizliğini yargılandığı, şu saatlerde
Akrep ve yılanın er meydanında
Yorgun düşen dizelerini.
Kırılmış kalemin kanlar içinde ,
GERÇEK
İşte çocuk
Düştü dünyanın perdesi
Geçersin sende parkları, bahçeleri
Sonra sende bırakırsın gökyüzüne balonları
Yüzünü alacak seninde çizgiler
Söyleme hiç bir şey
Giderken vurma kapıyı
Öfkeni duymasın
kulaklarım
Çaldığın ne varsa al git
Bilmek ve görmek istemiyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!