Flashbacks but a glimpse of love

Nilsu Güleş
5

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Flashbacks but a glimpse of love

Bugün fotoğrafın baskın yaptığında anıma,
Takıldım kaldım,
Bakakaldım,
Seni ilk tanıdığım günden bir anı.
Her hattını ezberledim yeni baştan,
Ceketinin kıvrıldığı her andan kazağının boğazına,
Simsiyah sarışına,
Gümüş tellerinin defalarca çevrelediği, taşlı küpelerinin yemyeşil gözlerine,
Her hareketinle her heyecanında sallandıkça,
Yaptığı kur...
Yamuk ve şapşal gülüşün, gözlerimin içine uzun uzun bakışların,
Tereddütle ilk elimi tutuşun kuğuluya yürürken.
Son çalınanlarımdan bi şarkı açmaya yeltenmemle favori grubumuzun ortak olduğunu buluşumuz,
Ve işte o an, o an,
Budur, bu insan olmalı işte hayatımda,
Sanki kader bizi bir araya getirmek için özenle örmüş ağlarını,
Bugüne kadar yaşanan her şey, tüm kahkahalar ve gözyaşları,
Bizim bir araya gelebilmemiz için oynanan 9 boyutlu bir satrancın taşlarıymışcasına.
Kader ninelerin örgülerinin her bir ilmeğinde,
Çocukluğum, hayal kırıklıklarım, tutkularım, bana dokunan herkes ve öğrendiğim her şey,
Çocukluğun, tüm duyguların, sevdiğin herkes ve sana dair tüm filmler.
Her bir ilmek bir anı, bir ders, hepsi bu aşkı örebilmek için.
Yukarı bak dediğinde anlamıştım, benim için doğduğunu.
Kuğulu her günkü gibi müthişti, üstümüzdeki ağacın yapraklarının arasından sızan gökyüzüyse sadece bu geceye özel,
Bizim kavuşmamızın şerefine bir serenat,
Kutsal bir güne, görebilen için, yukarı bakanlara görkemli, görebilmeye gönül gözü gerekmesinden ötürü ise bir o kadar mütevazı bir tablo.
En sevdiğimizin, doğa ananın bizim gibilere verdiği yüce bir selam, seninle sadece orada var olmak bile,
Böyle büyük, böyle katmerli bir duyusal şölendi işte.
Bir parkta müzikle oturmak gibi jenerik ve ulaşılabilir bi aktivitenim bile böyle bambaşka bir tatmin vermesiydi bana bu güveni veren.
Bana o ayrancıda 3+1 ev, siyah bir kedi ve sen hayallerini kurduran,
Beynime bu sinapsları bağlama yakıtını veren aramızdaki tarifsiz uyumdu işte.

Başparmaklarımız itişirken , iki ayrı beden iki ayrı ruh kavuşmaya bahaneler ararken,
Tüm varlığımla seni istedim.
Sadece o an değil, ölene dek.
Sevdiğimiz şarkıların her melodisinde nefeslerimiz karışırken,
El ele vermemiz en yüce direniş, sevişmemiz en büyük devrimdi, bambaşka bir güç dudaklarımızın arasında doğan,
Kanımda peş peşe hormonlar salınırken,
Kıvılcımlar çıkıyor tenime her temasında.
Saçlarım her aramıza girdiğinde aceleci bi tavırla, tenimde gezen parmakuçlarınla, aramıza girebilecek her şeyi bu işbitiricilikle def edeceğinin fragmanını oynayan da sen değil miydin?
Noldu sahiden?
Kaldırıp atman gereken engel sen olunca zor oldu galiba, ağır geldi yükü parmakuçlarına şimdi.
Yarım kadar bir kıza yüklenecek yük değildi belki benim sevgim,
Bil ki ellerinden tutup her cepheye yürümeye hazırdı bu kalp, tüm ordularını batıya emretmişti hatta.
Şimdi simsiyah katran sızıyor her bir hücremden, damarlarımı tıkıyor, sistemimi alt üst ediyor ve beni içten çürütmeye devam ediyor.
Yokluğunla çarpıyor nabzımın her bir adımı,
Ritim ritim sönüyor sevgim,
Parça parça dökülüyor kabukları, kuru soğan gibi milyon katman.
Her doğan günle bir katman daha kuruyup soyuluyor, fakat sonunun gelmesi de milyon gün alacak işte.
Milyon gün, milyon devir, milyon kalp ve milyon çeşit zehir.
Sana vermeyi hayal ettiğim her şeyi toplayıp kucağıma fırlattın bir perşembe gecesi,  ne diyebilirim?
"Doğru insan yanlış zaman"dı dimi çiçeğim?

İşte o gün aştide bana fazla uzun sarıldığında, öpmek istediğim dudaklarından şüpheli bir hüzünle döküldüğünde "hoşçakal".
Anlamalıydım.
Anlamalıydım, anlatamam.
Senin için, o gün, aştinin cehennem dölü beton sıcağında sığınacak gölge bile olmuştum, suratımda yaramaz bi tebessümle.
Sığınacak gölgen, evin, evimiz olmak istemiştim sevgilim, affet.
Çok mu şey istemiştim, çok mu kurmuştum kafamda, gerçi sen buna katılırsın ama ben katılamayacağım.

Hala çok özlüyorum, hala gözlerimden damlalar düşüyor yanan aşkım için.
Otobüsün önünde arkadaşınla karşılaştığımızda beni ona anlatmamandan, yaptığın yarım yamalak açıklamadan.
Benim bi dostum aradığında ise beni, "Onu otobüse bırakıyorum sonra arayayım" dediğimde, gözlerinin arkasından kafasını uzatıveren o korkuyu görmezden gelmemeliydim belki de, görmezden geldim.
Aşkım, aşkın gözü kördür derler ya, ben de beni istemediğine dair kanıtları itiverdim elimin tersiyle.
Görmeyeyim diye sımsıkı kapadım gözlerimi,
Bağırdı, kulaklarımı örtüverdim hemen,
Anne babasının mutfaktan kavgasını duyan bir çocuk masumiyetiyle,
Önümde dursa da dimdik,
Arkamı döndüm, yok olsun nolur yok olsun,
Sadece berbat bir kabus olsun diye dua etti içimdeki kız çocuğu.

Keşke, hiç öpmeseydin beni ilk gece,
Derin nefeslerle, adrenalin ve öforiyle dans ettiğimiz o gece,
Tanımasaydım seni hiç.
Reddetseydim arkadaşımın teklifini,  hiç gelmemiş olsaydım.
Ankaranın rastgele bir semtinde , rastgele bir saatte gözlerim dalıp gidiyor olmazdı uzaklara,
Bu satırları küfrediyor olmazdım varlığına.
Demiştin ya, bu şarkıyı sana adadım (110-özledim seni),
Beni özleyebileceğine nasıl inandım ki zaten,
Özür dilerim hayatım, aptal kafam işte.
Aptal kalbim ve gözyaşlarım.
Aptal kederim ve boş yere atan kalbim.
Affet sevgilim, sana inandığım için,
Affet kalbim, onu sevdiğim için, özür dilerim.
Binlerce kez özür dilerim, ağrılarını nasıl dindiririm?
Seni sarıp sarmalama zamanı şimdi biricik kalbim, reddetsem de.
Sen biricik ve kocaman seviyorsun, sana helal olsun,
Reddediyorum çünkü bu acı senden bana kalan son şey, tutunuyorum inatla.
Bu satırlarda arıyorum seni,
Her bir şiirle sana anma törenleri düzenliyorum kalbimin mezarlığında.
Açtığın dikdörtgen deliğe çelenkler bırakıyorum, bu kaçıncı tören?
Sayamamama rağmen dolduramıyorum bu deliği, çelenklerce bir ölü çiçekler yığını.
Geri geri çıkıyorum huzurundan, sol gözümden bir damla.
Acımla onurlandırıyorum varlığını, daha doğrusu yokluğunu.
Babasını sattığımın dünyası,
Gösterip de vermiyor ya huzuru,
Bu piç düzene abone olmak için ne vermem gerekiyor daha, elimde ne kaldı?
Para birimine dair içimde ne varsa harcadım en ucuz üyeliği için bile fakat çaresiz, huzurum fakir.
Bu soruları bağırıyorum her gün sensiz ankaraya.
Tüm tunalı kırgın sana, seni şikayet ettim kuğulara, büklüme ve seğmenlerdeki yokuşa.
Hepsi kızgın sana, seni bağırdığım gökler,
Her gün bizzat doğurduğum güneşler,
Mavi kuyruklu saksağanlar, tenime kazımak istediğim çiçekler,
Türkodiroma ve 110, hepsi kızgın sana.
Haberin olsun, bugünlük elveda aşkım.
Yine dönerim merak etme, gelir yine anarım seni,
Terk edebilen, vazgeçebilen, masadan ilk kalkabilen kişi olamadım hiç.
Geride kalan, üzülüp düşünen ve imkansız çözümleri, isyanla katışık bir ısrarla arayan umutsuz aşıktım ben hep.
Sadece koşulsuz sevmiştim, affet.

"İyileştirir zaman
Olmazdı zaten biraz parçalanmadan
En sonunda
Yalnızlık bana kalan"

Nilsu Güleş
Kayıt Tarihi : 16.7.2025 04:17:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!