FİRUZEYE MEKTUP
Birazdan güneş doğacak,hava aydınlanacak.Bitmek bilmeyen gecenin sabahı öğütülen zamanda, ruhumda bedenimde bırakılan izler küle dönmüş enkazın altında yeni bir gün başlayacak. Yıllar boyu araladım tülü, saadet güneşi doğar mı içeriye diye. Beyaza inat katran karası Firuze…. İnsan anatomisinde ne kadar damar vardır bilmiyorum.Ama benim içimden kopan teller.Gün geçtikçe beni bin parçaya bölüyor.Göz pınarlarımdan akan yaşlar kuruyacak ve gün ışığına hasret kalacağa benziyor.Ağacı kurt insanı dert yer der atasözü.Çok doğru, dertler zinciri beni halkaların içinde aldı.Kopmuyor ki bir zincir kurtulayım çemberden.İçim acıyor, göğüs kafesim sızlıyor Firuze….Acılar vardır isot acısı…Hem tatlı hem acı. Acılar vardır yürek acısı dil yarası. Boğazım düğüm düğüm, şarkılarda türkülerde gider gelirim uzak diyarlara. Kara tren gecikir belki gelmez.Trenden inecek yolcum yok, halimi soracak bacım yok.Denizlerde boğulan mı.Kaderde mi deseler.Tabii ki dert deryasında derim Firuze…. Sükut altındır deyip susmaktan, kaz gibi tüy tüy yolunmaktan. Yazın yanmaktan, kışın donmaktan yoruldum. İyi niyet değirmenlerinde dönmekten. Geleceğin çizelgesini çizmekten. Evren ağaçlarında ki meyvelerin çekirdeklerini taşımaktan yoruldum.Yaralı ceylan olmama rağmen, kürek kürek toprak attım acılarıma.Alev alev yanan kalbime hançerler saplanırken sevgi bantları ile bağladım akan kanlarımı Firuze… Terk edilmenin acısı beni yiyip tüketirken açtım gözlerimi yüzlerce yüzbinlerce.. Her açıp kapatıkça unuttum hançer yaralarımı. Sevgi aradım Firuze… Her gecenin sabahı vardır. Elbette bende çıkarım gün ışığına.Bende unuturum acılarımı diye avunuyorum.Rütubetin koktuğu, güneşin görmediği, kuşun uçmadığı, kervanın geçmediği bir yerdeyim. Düşlerim kum taneleri gibi ufalanıp gidiyor.Öyle özledim ki dalına yağmur vurmuş bir gülü koklamayı.Dumanlı dağların sabır taşlarında.Kar yağarken mor dağların ucunda.Efkarım sert tütünlerde yıkanırken kinlendim karanlık gecelerde.Soğuk kaldırım taşlarına haykırdım. Kırık bir mızrak kurcalarken içimi. Yalnızlık içinde taradım kimsesizliğimi Firuze… Çiğ gibi yağar gözyaşlarım her gece. Göklerin tomurcuğumu yoksa yüreği geniş kristal çiçeği miydim? Kayboldum ayak izlerinde. Devleşen dalgalarla alabora oldum bir perdelik sahnede. Canımdan usanmaktan dallarımda solmaktan.Saçlarımı yolmaktan yoruldum. Musalla taşına konmak istiyorum. Konmak istiyorum Firuze…
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını
Dilinize sağlık
beğeni ile okudum
Kaleminize sağlık
ÇOK DUYGUSAL
HÜZÜN DOLU MEKTUPTU
İçinizde uyuyan bir volkan gibi duran duygularınızın Firuze diye nitelendirdiğiniz kişiye hitaben infilak edip lavlarınızı akıttınız..Sizi yaktığı gibi firuzeyi de okuyanları da yaktınız.Çok duygusal dizelerin oya gibi işlenişi ile meydanaa getirdiğiniz bu şiir kazağı münasebeti ile sizi tebrik ediyor,başarılarınızın devamı temenniminde en halisane duygularımın tezahürü olduğuna sizi temin ederim.kalınız sağlıcakla Hacer hanımefendi..
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta