esrarlı bir geceydi aslında
şafağında bir ana
doğururken yavrusunu can veren
oysa haberi olmadı bundan
hasret kokan gözleri firuzenin
ben öfkelerimi
toplayıp toplayıp getirirken
azık diye kıl bir heybe içinde
firuze
korkak ve kancık bir hayatın
müsveddelerini saklıyordu gönlünde
hayır firuze
benim suçum yok
sen büyüttün ellerinle
bu amansız aşkın acılarını
sen vurdun yerlere
sen
ben senin gözlerinde gurbeti yaşarken
sen aldırmadın
sen baharlarla coşarken
ben yalnızlığın dehlizlerinde
ayrılık acısını damıtıyordum
sen yine aldırmamıştın
şimdi ağlıyorsun mezarımın başında
değişmedi hiçbir şey aslında
sen, şen şarkıların sarhoşu
ben yalnızlıklara aşina
kırılan bir bardak gibiydi hayatımız
hayalinle geçiyordum kalabalıkları
galatadan eyüpsultana bakarken
sen yıldız parkında uçuyordun
şunu bilmiyordun ama
sen şafağında doğururken ölen
bir anaya yatak
esrarlı bir geceydin
beni bir köle gibi
kapılarında bekleten sen
gelmiş şimdi mezarıma
sahte bahaneler döküyorsun
pişman mısın diyemem
sen heyelanlı bir hayatın
metruk bir aşıkıydın
bense yetim bir hırkapuş
arnavut kaldırımlara dost
bu sana yakışmaz firuze
sen şen şarkıların aşığı
sil gözlerini güldürme beni
ağlamayı bilmez senin gözlerin
sen gül pembe
sen pembe gül
sen gül pembe pembe
git şimdi kapısından mezarımın
beni bırak yalnızlığımla
hançer bakışlarınla yaralanmak istemiyorum artık
bir ömür hasretinle yandığım yeter
beni yokluğuna alıştırdın
varlığınla ezmek mi istiyorsun şimdi
bırak beni firuze mezarımda kalayım
bilmeyenler senin için
onurlu ve mağrur diyecekler
benim yüreğimden habersiz
korkuyorum kelimeleri uzatmaktan
sana dert yanıyor olmaktan korkuyorum
ben ecza kokulu devlet hastanesinin
ikinci katında on altı numarada
doğarken anası ölen çocuğum
sen şimdi hayallerinle emzir beni
hünerlerinle sarmala
yıllar sonra firuze
senin saçlarına aklar düşende
benim bu taşsız mezarımda
sessizce sokulursan yanıma
işte o zaman dokunur
bir ömür ayrılığınla ezdiğin
benim yorgun bedenime
senin hasret kokan gözlerin
bu senin ilk ölüşün değil firuze
sen aslında yıllar önce
yüreğinle iterken ellerimi
topkapıda dolmabahçede kadıköyde
korkunç bir gürültüyle ölmüştün
ben senin bedeninden çıkan ruhunu
hapsedip yüreğime yıllar yılı bekledim
bekledim geleceksin diye
nihayet geldin
12.06.2000/edirne
Mustafa Yılmaz 8Kayıt Tarihi : 5.2.2002 07:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!