Baktı bu dünyanın gam kelamına,
Felekte baktı artık onun falına.
Asırlarda bir gelen dost selamına,
Hürmetle eğilen başı kalmadı.
Veda etti eşe dosta yarene,
Kapılır gideriz binbir hülyaya,
Hakikatler döner bir gün rüyaya.
Vefasız bu fani gaddar dünyaya,
Yolunu şaşırıp gelen ne yapsın...
Ben bir bülbülüm kalbi paralı,
İşte şimdi öğrendim kaderin iç yüzünü,
Bakıyorum ağladın hemen bitirmeden sözümü.
uzun yıllar bekledim tutmadın sözünü,
Ağlama faydası yok gel sileyim gözünü.
Beni ister kov ister deli de affet,
Yine gidemedim evrenime,sema olmuş kapkaranlık,
Gitsen ne olacak ki ey cahil olmuşsun zaten seyranlık.
Çarıklarını giyme açma yüreğini düz yolların olur dağlık,
İstesen de olmaz artık bu cihanda at figanı çığlık.
O şırıl şırıl akan şelalelerin köpüklerini,
Dağlar karlı kış,yerler ıslak yaş görülür,
El alem sever de hoş,ben severim güce gider.
Ne bir dost ne de tanıdık olmuşum darmadağınık,
Benim gibi bağrı yanık nasıl gelir nice gider.
Dost uğramaz semtime,bülbül konmaz gönlüme,
Bu cihana geliş sebebin hani nerde kaldı ideallerin
Nerde sönmek bilmez neşen,sevgin ve yüreğin
Boş veeer....
Çek cigarandan derin bir duman daha
Ömürde bitmez mi ki cigara gibi sona geldikçe
Duman olup uçmaz mı ki günler aylar ve yıllar
Ben bir güle meyil vermişim,
Gönlümün bağında bittiği zaman.
Onu hep koklamayı arzu etmişim,
ilkbahar yaz gelip gittiği zaman...
Ömrümce solmadı gönül bağımda,
Doğalı koşarım aşkın peşinden,
Ayrılmış sanki bir şahin eşinden.
Uzak kaldım senin şen güneşinden,
Beni de hep karanlık günler bekler.
Soldu bağımda ki kırmızı güller,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!